GAZETELERİN BİRİNCİ SAYFALARINDA KADINLAR NEREDEYSE YOK

ABONE OL

Aksaray Üniversitesi (ASÜ) İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nezahat Altuntaş Duman, gazetelerin birinci sayfalarında kadınların neredeyse olmadığını, sadece beşte bir oranında ve büyük çoğunlukla magazinsel biçimde yer aldığını söyledi.

Reklam
Reklam

İletişim Fakültesi tarafından düzenlenen “Toplumsal Cinsiyet ve Medya” konulu konferansta konuşan Prof. Duman, toplumsal cinsiyet çalışmalarının son zamanlarda oldukça yoğunlaştığını ve bir alan haline geldiğini belirtti. Toplumsal cinsiyetin, biyolojik bir ayrımdan öte, toplum tarafından üretilen ve inşa edilen bir süreç olduğunu; kadın veya erkek olma durumuna toplumun yüklediği anlam ve bu çerçevede oluşan rolleri ifade ettiğini kaydeden Dekan, “5-6 yaşlarından itibaren kişide toplumsal cinsiyetle alakalı fikirler oluşuyor ve kalıcı hale geliyor. Oyuncaklar da bile kızlar ve erkekler için farklılıklar var. Erkekler silah gibi şiddet ve güç vurgusunda bulunan oyuncaklarla oynarken, kızlar daha çok bebek gibi oyuncaklarla büyüyor. Kitaplarda, şarkılarda, masallarda, çizgi filmlerde, televizyon programlarında… Hayatın büyük bölümünde toplumsal cinsiyet sürekli olarak vurgulanıyor. Aslında bebekle oynayan kız çocuğuna ileride anne olacağı, tabancayla oynayan erkek çocuğuna da ileride güçlü olması gerektiği kodlanıyor. Medyada da durum çok farklı değil” dedi.

 

- Haber Öznesinin Yüzde 76’sını Erkekler Oluşturuyor -

Kadın çalışanların medyada genellikle muhabir, magazin yazarı, kadın sayfası yazarı olarak görüldüğünü ve hiyerarşinin daha çok alt kademelerinde yer aldıklarını ifade eden Prof. Duman, siyaset ve ekonomi gibi haber alanlarında -son zamanlarda pozitif gelişmeler olsa da- kadınların çok fazla görülmediğini söyledi. Gazete ve dergilerde kadın çalışanların oranının yüzde 30’lar seviyesinde olduğunu vurgulayan İletişim Fakültesi Dekanı, “Yönetim kademesinde ise oran yüzde 15’lere kadar geriliyor. Gazetelerin birinci sayfalarında kadınlar neredeyse yok; oran beşte bir kadar; yer alış şekilleri ise magazinsel. Medya haberlerinin ancak yüzde 1’inde kadınlar kullanılıyor. Buradaki yer alış şekli ise sanat, sosyal konular, suç ve şiddetle sınırlı. Hukukta yüzde 8, politikada ise çok daha az bir oran söz konusu. Haber öznesinin yüzde 76’sını erkekler, yüzde 24’ünü de kadınlar oluşturuyor. Haberlerde, öldürülen ve şiddet gören kadınları afişe eden bir yaklaşım var. Yani şiddeti uygulayan bir kenara bırakılıp, şiddet mağduru kadın üzerinden bir kurguyla haberler veriliyor. Bu manada haber dili çok önemli” dedi.

 

- Hüzün Sahnelerinin Yüzde 73’ünde Kadınlar Var -

Televizyondaki duruma dair tespitlerini de sıralayan Prof. Nezahat Altuntaş Duman, şöyle devam etti: “Çoğu zaman televizyonlarda kadın bedeni ya bir obje olarak, ya da eksik bir temsille kullanılıyor. Televizyon içinde en popüler unsur diziler. Bu dizilerde erkekler daha çok soğukkanlı, istikrarlı, cesur ve başarılı rolünde verilirken, kadınlar duygusallık, sadakat, zarafet, incelik gibi, toplum tarafından dayatılan güzellik algısı biçiminde sunuluyor. Erkeği hâkim kılan, kadını ise ikincilleştiren bir dil söz konusu. Dizilerde kadınlar daha çok aile içinde, evde gösteriliyor ve şiddet gören, mağdur olan biçimde yansıtılıyor. Dizilerde kadın-erkek temsili dengeli bir düzeyde gibi, ancak görünürlük açısından bu denge erkekler lehine üçte iki şeklinde. Kadınlar dizilerde büyük ölçüde fiziksel özellikleriyle yorumlanıyor. Her üç kadından ikisi zayıf ve fit. Kadınlar yüzde 20 oranında iş ortamında, yüzde 80 oranında ise farklı alanlarda görülüyor. Şiddet sahnelerinin yüzde 79’unda erkekler, ağlama ve hüzün sahnelerinin yüzde 73’ünde kadınlar var. Yani dizilerde kadınlara düşen rol, ağlamak. Reklamlarda da kadınlar, ikna edilen ve ikna eden durumunda. Her gün kadınlara nasıl görünmeleri gerektiğini dikte eden unsurlar var. Temizlik ve yemek yapan, ev içinde kadınlar…”

Konferansın son bölümünde İletişim Fakültesi Dr. Öğr. Üyesi Ercan Aktan, gazetelerde, televizyonlarda, internet sayfalarında kadınların katledilişinin büyük puntolarla ve uzun süreli haberlerle verildiğini, bu durumun, erkekleri terörist gibi sunmak anlamına da geldiğini belirtti. Böyle bir dönemde toplumsal cinsiyet kavramın irdelenmesinin önemli olduğunu söyleyen Aktan, “Kadın ve erkek türünün üzerine yüklenen gereksiz rollerden ve bunların çatışması neticesinde ortaya çıkan olumsuzluklardan kurtulmamız için bu etkinlikler değerli. Sayın Hocamıza sunumu için teşekkür ediyoruz” dedi. Daha sonra öğrencilerin soruları cevaplandırıldı.