-

MÜSLÜMAN NE ŞEKİLDE OLURSA OLSUN YILBAŞI KUTLAMASI YAPAMAZ!

Diyanet İşleri başkanlığı tarafından Camilerde verilen Cuma hutbeleri ve vaizler tarafından cemaate yapılan açıklamalarda ve Aksaray İl Müftüsü Cemalettin Bal tarafından medya organlarında yayınlanan açıklamada Miladi 31 Aralık gecesini ertesi senenin ilk gününe bağlayan gecenin Müslümanlar tarafından ne surette oluşa olsun kutlanamayacağı belirtildi.

MÜSLÜMAN NE ŞEKİLDE OLURSA OLSUN YILBAŞI KUTLAMASI YAPAMAZ!
30 Aralık 2017 - 17:42
 Cenab-ı Allah(c.c.) tarafından din olarak kabul edilmeyen Nasranilerin yani Hıristiyanların tahrif edildiği için semavi özelliğini yitiren dinlerinin bayramı olan Noel’in finali ,bir nevi bayramı olan yılbaşı kutlamasını Müslümanların bu nedenle kutlamaları haramdır!!!

   Bu konuda Diyanet İşleri başkanlığına bağlı din adamları ve diğer ilahiyatçılar tarafından yapılan açıklamalar, bu konuda işinin erbapları tarafından kaleme alınan yazılarda bu günün dinleri tahrif edilmiş olan bu nedenle  Cenab-ı Allah(c.c.) tarağından  inançları din olarak kabul edilmeyen Hristiyanların kutladıkları bir gece olması nedeniyle Müslümanlar tarafından kesinlikle hiçbir surette kutlanamayacağı belirtiliyor.

BU DÜNYADA KİMİNLE BERABER İSEN,SEVİYORSAN MAHŞERDE DE ONLARLA BİRLİKTE OLACAKSIN!!!

     Bu konuda Yüce kitabımız Hz. Kuran’ın İslam dışındaki semavi oldukları belirtilen dinlerin Rabbimizin yanında din olarak bir özelliğinin bulunmadığını,  yani bunların din olmadığını belirten Rabbimizin yüce kitabımız kuranı kerimde belirtiği ve her Cuma hutbesi sonunda minbere çıkan hocalar tarafından açıklanan ayeti kerimelerin yanında Peygamber efendimiz Hz Muhammed(S.A.V.) in” Bu dünyada kimi severseniz  mahşerde onunla birlikte hasrolunacaksınız “emri hatırlatılarak Müslümanların hem dünyalarını hem de ahretlerini mahvetmemeleri için  yılbaşını ne maksatla ve şekilde olursa olsun kutlamamalarını belirttiler.

AKSARAY İL MÜFTÜ CEMALETTİN BAL”İSLAM KÜLTÜRÜRÜN YOZLAŞMASININ EN DİKKAT ÇEKİCİ YÖNÜ YILBAŞI KUTMLAMALARIDIR”

    Aksaray İl Müftüsü Cemalettin Bal tarafından da bu konuda yapılan ve medya organlarında yayınlanan açıklamada Müslümanların kendi değerlerine sahip çıkmalarını, bunların yozlaşmasına izin vermemelerini belirterek;

   “İslam tarihinde 17. yy. da başlayan batılılaşma ve batılı değerlere sahip olma arzusu, 20. yy.da doruk noktaya ulaşmış ve gerek dinimizin ve gerekse örfümüzün eseri olan kültürümüzün yozlaşmasına, değerlerimizin yok olmasına neden olmuştur.

 Bu yozlaşmanın en dikkat çekici örneklerinden biri de yılbaşı kutlamalarıdır..

  Yılbaşı, bir senenin sona erip diğer senenin başladığı tarih dönümünü ifade eder.  Türkçede yanlış olarak yılbaşı kutlamalarıyla özdeşleştirilen “Noel” Latincede, “Tanrının doğum günü” anlamına gelen ve Hz. İsa´nın doğum günü kutlamasını ifade eden bir terimdir.

 Noel kutlamasının bir başka unsuru olan çam ağacının ise, bir inanışa göre, ölümsüzlüğü temsil ettiğine, ağaca bağlanan mumların da kötü ruhları ve cadıları kovmak için yakıldığına inanılır.

YILBAŞINDA İSLAM DİNİNİN YASAKLADIĞI ALKOL, KUMAR VE ISRAF ZİRVE YAPIYOR!!!

Günümüzde yılbaşı kutlamaları alkollü içeceklerin çokça tüketildiği, kumarın çokça oynandığı israfı aşan alışverişlerin yapıldığı bir zaman dilimi olmuştur. Oysaki Yüce Dinimiz; alkolü, kumarı ve israfı yasaklamıştır.

 Günümüz İslam coğrafyasında kan oluk, oluk akarken, gözyaşları sel olup dinmezken Müslümanların, Yahudi ve Hıristiyan adetlerini yaparak bir eğlence anlayışını tatbik etmeleri asla doğru değildir, yanlıştır.

Bir mümin olarak bize düşen ifrat ve tefrit dediğimiz aşırı fikir ve davranışlardan uzak durarak itidal dediğimiz orta yolu takip etmektir. Bu orta yolu bize gösteren Rabbimiz, Kâfirûn suresinde şöyle buyurur:Ey Muhammed Aleyhisselatü Vesselam! De ki: "Ey kâfirler! Ben, sizin taptıklarınıza tapmam.

   Benim taptığıma da sizler tapmazsınız. Ben de sizin taptığınıza tapacak değilim. Benim taptığıma da sizler tapmıyorsunuz. Sizin dininiz size, benim dinim banadır."

İnkârda derinleşmiş her din ve inanç mensubunun kendi değerlerinden vazgeçmeyeceği, buna karşılık onlara saygı duymanın yanı sıra Müslümanların da kendi değerlerinden vazgeçmemeleri gerektiği en güzel biçimde ifade edilmiştir.

Bu şu demektir: ey inkârcılar! Bizim dünyaya bakışımız ve hayat anlayışımız, sizinkinden farklıdır. Siz bizimkini kabul etmediniz ve etmeyeceksiniz, elbette biz de sizinkini kabul etmiyoruz.

            Öyleyse kitabımızın bu mesajıyla amel etmek ve Efendimizin Hıristiyan ve Yahudilere muhalefet edin hadisi şerifinin gereğini yapmak biz Müslümanların temel görevidir.

   Hıristiyan ve Yahudilerin düştüğü hataya düşmemek için Kur´an´ın mesajlarına, önce kulak vermemiz sonra da gönlümüzü vermemiz gerekir. Allah Teâlâ ve Rasüli Ekrem´in razı olmadığı, hoşnut olmadığı her ne varsa bize düşen vazife ondan uzak durmaktır. Rabbimin ve Resulünün rızasını talep eden müminlerden olalım İnşallah.” Dedi.

(Haber Ali Genç)

YORUMLAR

  • 0 Yorum