-
AHMET ERBAŞ

AHMET ERBAŞ


Şükür Kefeni Yırttık!..

18 Nisan 2018 - 09:10

İnsanın neresi ağrır ise canı oradan çıkarmış.

 

Sabah evden çıkarken güneşli havayı görüp kabak çiçeği gibi açılıp, saçılıyorsanız hastalık adamın dımığından tutuyor.

Sabah evden çıkmadan önce pencereden veya balkondan önce havayı yokluyor, hatta önce caddeden geçen gençlerin kısa kollu tişörtle yola çıkmaları beni faka bastırıyor.

Soğuk havaya meydan okuyan gençlere özenerek yaptığım yanlışı dört günlük yatak istirahatı ile biraz olsun hastalığı kovdum ama; laf aramızda bir daha macera aramaya da tövbe ettim.

Her şeyin kolayı bulunur ama; hastalık denilen baş belası kovmakla başımdan gidecek bir bela değil.

Laf aramızda hastalığım süresince aynı zamanda evde itibarımı ölçtüm…

Eşim ve oğlumun yanında hamdolsun kredim sonsuz…

Serum ve haplar çok iyi geldi.

Emeği geçen doktor ve hemşireye de özellikle teşekkür ediyorum.

Hamdolsun kefeni yırttık…

Allah´a şükürler olsun çivi gibiyim…

BAYKAL´A RİCA EDİYORUM…

“O tasa, bu tasa, çuvaldaki un tasa…”

Şimdi de medyanın önemli bir gündemi var.

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu Almanya´da Baykal´ı ziyaret etmek istemiş, “mikrop kapar” diye göstermemişler.

Türkiye´de Baykal GATA´da yatıyor, bu defa da “mikrop kapar” diye içeri almamışlar.

Sayın Cumhurbaşkanı gidip görüşmüş, CHP´li vekiller görüşmüş, sadece siterize olmayan Kılıçdaroğlu var.

Ayın önemli konusu bu…

Baykal´dan ricam çağır şu garibi de konuş.

Lütfen, benim hartım için…

YALANDAN ÖLMÜŞ MÜ VAR…

Eğer sahtekarlıktan bıkar da, rahmetli ebeme dert yanar isem, ebem de beni kendi lisanı ile teselli etmeye çalışırdı: “Amaaan oğlum, yalandan ölmüş mü var? Eğer insanlar yalandan ölse, ne cenaze yıkayacak hoca ne de cenaze namazı kıldıracak imam bulunurdu…” derdi.

Türkiye´de ben de yaşamasam; Ay´dan gelen bir uzaylı olsam gerçekten muhalefetin yalanından etkilenmemek mümkün değil…

Bu yazımı okuyan gözlerini kapatıp 2002 yılı öncesi Aksaray´ı düşünsün.

Gece saat 2 veya 3 arası motosikletli ya da bisikletli olmayan insanlar, gecenin karanlığında Aksaray Devlet Hastanesi´nin yolunu tutarlardı.

Poliklinikten sıra alma savaşı…

Bazen sıra aldığını sanan vatandaş, muayene için geldiğinde bir vicdansızın listeyi çalmış olduğunu öğrenir.

Vatandaşın yapacağı hiçbir şey yok…

Ya oturup ağlayacak

Ya da ağız dolusu küfür edip rahatlayacak…

Bazı branşlarda iki veya üç doktor olmasına rağmen, poliklinikte tek doktor çalışır.

İkinci doktoru sorarsanız “serviste!..” derler, doktor serviste yok…

Üçüncü doktor muayenehanesinde KUŞ AVLIYOR…

Serviste denilen doktoru da muayenehanesinde bulursunuz.

Asgari üret 180 lira olduğu zamanda, muayene ücreti 6 sıfır atılmadan önce 70 MİLYONDU…

Adam sağlık ocağında 7-8 ilaç yazdırmış, 2-3 lira gibi fark çıkmış…

Muhalif adamın öfkeden ağzı köpürüyor…

“Devlet vatandaşı soyuyor!..”

Allah´tan korkmazsanız siz de adama gaz verir haklısın dersiniz…

Bu yalan ufak bir yalan…

Öldürmese de sürürndürür…

YORUMLAR

  • 0 Yorum