-
ERDOĞAN KAYA

ERDOĞAN KAYA


çevreye ne kadar duyarlıyız?

04 Ocak 2018 - 12:34

     Zaman zaman yazıp çiziyorum, şehirde yaşamanın bedeli var diye. Ne zaman şehirde yaşamayı öğreneceğiz bir türlü anlamadım. Çarşıda gezerken sokakta kuruyemiş yer yere atarız, herhangi bir yerde otururken aldığımız bir kâse dolusu ayçekirdeğini oturduğumuz yere yer atarız. Çünkü onların babalarının hizmetçisi var kalkınca temizleyecek. Bahar geldi sayılır insanlar artık sokağa çıkmaya başladılar. Sokağa çıkmak güzelde sokağı korumak ayrı bir edep ister. Şehirde yaşıyorsak şehri temiz ve bakımlı tutmak Belediyenin görevi olduğu kadar bizimde görevimiz olsa gerek.

       Elimizdeki kağıt ve poşetleri sokağın ortasına atmasını severiz. İşyerimizde biriktirdiğimiz çöpleri sokak oetasına koyarız. Hele yazın piknik alanları ve yeşilliklerin içine elimizde ne varsa atarız. Belediyenin yeşil alanlarına at ve inek bırakır otlatırız.

       Geçtiğimiz Pazartesi günü hava güneşli herkes sokakta ve hükümet meydanında idi. İnsanlar banklara oturmuşlar, hele geleceğimizin gençleri ellerinde birer kâse çekirdek kabukları malum sokak ortasına atılıyordu.  Biraz rüzgar olunca bu kabukların nasıl sağa sola savrulduğunu siz düşünün. Böyle bir medenilik nerede görülmüştür?    

       Böyle bir duyarsızlığa kimsenin hakkı yok, bu şehir bizim ve burada yine biz yaşıyoruz. Kardeşim madem bu açık alanda kuruyemiş yiyeceksin kabuklarını içine koyacak poşet al ona koy. Avrupa’yı sık sık övüyoruz, neden bir sigara izmaritini erkeksen yere at. Görevliler görmese bile sizin o izmariti yere attığınızı gören herhangi bir vatandaş hemen sizi ihbar eder ve cezayı yersiniz.

       Temizlik dinin yarısı hadisini bizlere öğreten yüce dinin mensupları olmamız nedeni ile eğer elin gevurunun yaptığını yapamıyorsak yazıklar olsun bize. Sonrada bir Müslüman olarak onları övüyoruz, temizliği medeniyeti benim ecdadımdan öğrenen toplum temizlikte bizi geçmiş ise oturup bir değil bin defa düşünmemiz gerekir.

        Belediye elemanları nasıl olsa temizliyor düşüncesi ve duyarsızlığı üzerimizden kalkmalı. Aynı gün çevre lokanta ve evlerden atılan çöpler Kurşunlu cami karşısına akşam poşetlerle konuyor. Tam dönüyoruz çöp arabası ile işçilerimiz bırakılan çöpleri alıyor, aldıkları çöp poşetlerini kâğıt ve plastik toplayıcıları tarafından delinmiş içleri sokağa akmış. Yazık temizlik görevlileri süpürerek çöpleri alıp araca attılar.

         Geçen hafta birkaç arkadaş gündüz vakti Ulu Camii önünden geçiyoruz, birçok insan buraya oturmuş dinleniyor. Ne güzel böyle bir ortamda dinlenmek, ama gelin görün burada oturanların yarıdan fazlası mutlaka bir şeyler yiyip ortalığa atıyorlar. Bankların yanından geçerken dört tane genç çekirdek çitleyip yere atıyor, bu davranışlarının doğru olmadığını söyledim. Nerede ise bir sopa yemediğimiz kaldı üstüne üstlük birde döveceklerdi. “Size ne” deyip bizi terslediler, bunu yapan gençler belkide bir gün Belediye Başkanlığına aday olacak gençlerdi.

        Bunu gençlere anlatamıyorsak başkalarına nasıl anlatacağız. Burada çitlenen çekirdekler, rüzgârla savruluyor çimlerin arasına gidiyor buradaki çekirdek kırıntılarını nasıl çıkaracaksın. Çevreyi ve toplumun yaşadığı yerleri kim olursa olsun kirletme hakkımız yok.

        Toplu yaşanılan alanlar her vatandaşın hakkı olan yerler, kirletmeye hiç bir şekilde hakkımız yok. Evimizin içinde bu tür çirkinliği nasıl yapmıyorsak umumi yerlerde de yapmamız gerekir.

      Uzun lafın kısası çok duyarsız ve bencil bir toplumuz. Topluma göre değil kendimize göre yaşayan insanlarız. Bu nahoş ve çirkinliği yapanları toplum olarakda uyarmak ve doğru davranış içinde olmadıklarını hatırlatmamızda bir vatandaşlık görevidir.

YORUMLAR

  • 0 Yorum