-
ERDOĞAN KAYA

ERDOĞAN KAYA


Kimsesiz çocuklara nasıl bakıyoruz?

27 Ekim 2015 - 11:40

         Memuriyetimde bir süre Sosyal Dayanışma Vakfında görev aldığım dönemde o dönem Sosyal Hizmetler il Müdürlüğü olarak bilinen şimdinin SHÇEK’te birçok kere kimsesiz ve sokak çocuklarına destek programlarına katıldım. Gördüğüm konu sokak çocuklarına genelde acırız, kimsesi yok mu deriz. Ama hiç birimiz çoğunlukla bu çocukların elinden tutmayız. Sadece acımakla yetinip, devlet neden bunlara bakmaz der geçeriz.

       Son on yılda bedensel özürlüler ile birlikte sokak ve kimsesiz çocukları için devletimiz önemli çalışmalar yaparak buna önlemler getirirken, önerilerde ortaya koymuştur. Bildiğim kadarı ile son günlerde bu konu ile ilgili fevkalade çalışmalar var.

       Toplum bu konuya nasıl bakıyor, sokak çocuklarına ilgisi nasıl mesele sadece devletimizin desteğimi gerekli? Toplum olarak biz ne yapıyoruz bunlar çok önemli. Sokak çocuklarını Koruma Derneği halkın konuya bakışı ile ilgili bir anket yapmış. Benimde dikkatimi çekti bu anket sonucunu sizlerle paylaşayım. Bakalım kimsesiz ve sokak çocuklarına biz nasıl bakıyoruz.

        Toplumumuzda çok az sayıda kişinin kimsesiz çocuklarla doğrudan ilişkisi olmuştur.  Korunmaya muhtaç çocuklarla doğrudan, hakiki ilişki kurma noktasında çekimserlik dikkat çekmektedir.

        İnsanların kendilerini çocuklarla doğrudan karşı karşıya getirmeyen edilgin acıma ve merhamet duyguları ön plana çıkmaktadır. Bununla birlikte korunmaya muhtaç çocuklarla ilgili çalışmalarda gönüllü olma düşüncesi oldukça yaygındır.

       İnsanlarımızın küçük sayılmayacak bir bölümü kimsesiz çocuklar konusunda peşinen olumsuz tutum içindedir. Ancak olumsuz yaklaşım içinde olanlar da bile   “merhamet” hisleri hala muhafaza edilmektedir. Sokaklarda yaşayan çocuklar uyuşturucu kullanan, soygun yapan kişiler olarak algılanmaktadır.  Çocukların sokakta çalışması onaylanmamaktadır.

        Korunmaya muhtaç çocuklar konusu toplumda insani-vicdani-sosyal ve moral bir sorun olarak değerlendirilmektedir. Madde bağımlılığının sokaktaki çocukların sorunu olmaktan çıkıp, aileleriyle birlikte yaşayan çocukları da tehdit eder hale geldiği konusunda yaygın bir kanaat vardır.

       Yetiştirme yurtları yetersiz bulunmakta, bu yurtlarda büyüyen çocukların topluma uyum sağlayamadığına inanılmaktadır. Toplumun kimsesiz çocuklarla yeterince ilgilenmediği düşünülmektedir. Sokakta yaşayan çocuklar konusunda en büyük sorumlu bu çocukların aileleri görülmektedir.

        Çocukların korunmaya muhtaç hale düşmemesi için en çok üzerinde durulan hususlar ailelerin çocuk eğitiminde daha bilinçli hareket etmesi ve anne-babalar ile çocuklar arasında iletişimin sağlıklı olmasıdır.  Devletin toplumla birlikte hareket ederek korunmaya muhtaç çocuklar sorununu çözmesi gerektiğine inanılmaktadır.

       Kimsesiz çocuklara yönelik faaliyet yürüten sivil toplum kuruluşlarının hizmetleri yeterli bulunmamaktadır. Aynı şekilde SHÇEK’in kimsesiz çocuklara yönelik faaliyetleri ile belediyelerin gençlere ve çocuklara yönelik hizmetleri de yetersiz bulunmaktadır.

      Araştırmaya katılanların %12,1’inin ailesinde özürlü çocuk bulunmaktadır. Özürlü çocuk doğumunun en önemli sebebi olarak akraba evliliği gösterilmekte, bunu cahillik izlemektedir.

        Özürlülerin en önemli sorunu olarak hayatlarını kolaylaştıracak fiziki düzenlemelerin yokluğu ve toplum dışına itilmeleri gösterilmektedir.  Çocuğunun kimsesiz çocuklarla arkadaşlık etmesi konusunda erkekler kadınlara göre daha olumsuz tavır takınırken, çocuğunun yetiştirme yurdundan biriyle evlenmesine erkekler daha mesafeli yaklaşmaktadır.

      Korunmaya muhtaç çocuklar sorununun çözümünde kadınlar devletten daha fazla beklenti içinde olurlarken, erkekler devlet ve toplumun birlikte çözümüne daha sıcak bakmaktadırlar.

       Sokakta yaşayan çocukları gördüklerinde acıma hissi duyma oranı erkeklerde kadınlardan belirgin şekilde fazladır. Aynı şekilde kadınların bu çocukları gördüklerinde korkuya kapılma oranları da erkeklerden oldukça fazladır. Madde bağımlısı çocuklardan korkma konusunda da kadınlarla erkekler arasında benzer bir farklılık vardır.

      Yaş ilerledikçe, kimsesiz bir çocuğu evlat edinme düşüncesi azalmaktadır. Sokakta yaşayan çocuklar sorununda en büyük sorumluluğu aileye yükleyenler arasında, ilkokul mezunları başı çekmektedir. Korunmaya muhtaç çocuklar sorununun çözümünde toplumsal katkının artırılmasına ilkokul mezunları daha az önem vermektedirler. Eğitim düzeyi arttıkça toplumsal katkının artırılması görüşü yoğunlaşmaktadır. Sokakta yaşayan çocuklar konusunda, eğitim durumu düşüklerde acıma hissi daha fazladır. Eğitim durumu yükseldikçe korku oranı yükselmektedir. Yardımcı olma isteği de eğitim durumu düşük olanlarda daha fazladır.

        Devlet isterse tinerci çocuklar sorununu kısa sürede çözebilir yargısına, eğitim düzeyi düşük olanlar daha fazla oranda katılmaktadırlar. Ülkemizde korunmaya muhtaç çocuklardaki artışın nedenini yoksulluğa bağlayanlar düşük gelir gruplarında daha yoğun olarak bulunmaktadırlar.

          Kimsesiz çocuklarla ilgili bir organizasyonda gönüllü olarak görev alma arzusu, gelir durumu yükseldikçe artmaktadır. Gelir seviyesi yüksek olanlar, yurt ve yuvaları doğal olarak daha fazla ziyaret etmektedirler.

           Kimsesiz bir çocuğu evinde misafir edebileceklerini belirtenler, gelir seviyesi yükseldikçe daha fazlalaşmaktadır. Ancak, iş evlat edinme noktasına geldiğinde, gelir grupları arasında ciddi bir farklılık görülmemektedir. Gelir seviyesi düşük olanlar, madde bağımlısı kimselerle karşılaşmaktan daha fazla korkmaktadırlar.