-
HÜSEYİN UÇKUN

HÜSEYİN UÇKUN

'un Kaleminden...

İNGİLİZ DERİN DEVLETİ

22 Ocak 2016 - 12:13

Yazıma başlamadan önce şu önemli notu iletmek isterim. İngiliz Derin Devletinin İngiliz halkıyla veya İngiliz Hükümetiyle,Devletiyle ve İngiliz Halkıyla bir ilgisi yoktur. Yazım hakkında yorum yapmak için makalenin bütününü okuyup değerlendirilmesi daha isabetli olacaktır.

İngiliz Derin Devletinin tanımını şöyle yapabiliriz;  Yaklaşık 200 yıldır bu vatan üzerinde oyunlar kuran, Osmanlı İmparatorluğunun yıkılmasına sebep olan, Türkiye Cumhuriye’tinin parçalanması için mücadele eden, sinsi, gözü dönmüş,kahpe bir örgüt. Peki bu örgütü kimler oluşturuyor dersek ;  İngiliz Hükümeti veya askeri kurumlarının içine sızmış bazı politikacılar, özel yetiştirilmiş casuslar, bazı lordlar ve bir takım medya kuruluşunda görevli gazeteciler.  Hatta pkk yı yönlendirenler de gene bu İngiliz Derin Devletinin özel ajanlarıdır. Bizzat Abdullah Öcalan şöyle söylüyor ;

-  Bakın bizim konumuza en akıllı yaklaşan İngiltere’dir. İngilizlerin esas ilgi alanı Celal Talabani’dir. İngiltere bizimle hiç siyasi ilişki kurmadı ama BAZI LORDLAR BENİMLE GÖRÜŞÜP ‘SİZİ DESTEKLİYORUZ’ dediler. Yani, aynı Şeyh Said konusu gibi, gizli olarak en büyük destek hep İngilizlerindir.”

(Hasan Atilla Uğur, “Abdullah Öcalan’ı nasıl sorguladım” Kitabından, Kaynak Yayınları)

-“İngiltere’nin PKK yaklaşımını iyi anlamak gerekir. Şahsi yorumum, İNGİLTERE KENDİNE GÖRE KÜRT HAREKATI ÜZERİNDE DERİN POLİTİKALARIN İÇİNDEDİR. Bazılarını yanına çeker,bazılarını harcar. Destekler gibi yapar, amacına ulaşınca horlar.”

(Tekin Arslan, “İmralı’daki Konuk” Kitabı, syf.435)

-İngiltere, bizim konumuza en akıllı yaklaşan ülkedir.MED TV’ye yayın hakkı verdi.Benim tasfiye kararımı sanırım İngiltere vermiş. POLİTİKALARI İNGİLTERE OLUŞTURUR. ABD’YE UYGULATTIRIR…. İngiltere bence ana politikayı oluşturmaktadır. Avrupa’daki işbirlikçilerine ama özellikle ABD’ye bunu uygulattırmaktadır. Ortada bu konularla ilgili belge yok,olması da mümkün değildir zaten.Ancak gelişmelerde dikkat edilmesi gereken konu Avrupa’nın İngiltere’de düğümlenmesidir.Konulara çok derin yaklaşıyor.”

(Tekin Arslan, “İmralı’daki Konuk” syf. 57)

Daha bunun benzeri İngiliz Derin Devletinin pkk’yı kullanmasıyla ilgili çok fazla bilgi ve döküman bulunmakta.  İngiliz Derin Devleti görüldüğü üzere dünyanın üzerine çökmüş bela bir devlettir. Kendisini sinsice gizler ama diğer ülkeleri de kullanır. Amacı için yüzyıllar öncesinden planlar kurar. Ve yavaş yavaş bunları uygular. Şimdi de Osmanlı İmparatorluğunun son zamanları ve Kurtuluş Savaşı boyunca İngiliz Derin Devletinin Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı kurduğu tuzaklar ve komplolarla ilgili bilgilere bakalım;

-“İngilizler Ferit Paşa’dan Milli Güçlerin eşkıya olduğu konusunda fetva çıkarmasını istediler. Böylece Milli Mücadeleye katılan Mustafa Kemal ve diğer Kuva-yi Milliyeciler hakkında ÖLÜM FETVASI  verildi.”

(Atatürk Rebirth of a Nation, Altın Kitaplar, 1966)

-Atatürk’ten İngiliz Casusu Rahip Frew’e Mektup :

“İngilizlerin Sivas Kongresi’ni engellemek için bölgedeki Müslüman KÜRT HALKINI KIŞKIRTMASI, medeni devletler arasında sayılan İngilizler için utanç vericidir.”

(Mustafa Kemal Atatürk, (1927) Nutuk, C.3, Syf.216)

-İngiliz Muhripleri Cemiyeti’nin iki yönü ve iki ayrı niteliği vardı. Biri açık yönü ve usulüne uygun teşebbüslerle İngiliz himayesini sağlama amacına yönelmiş olan niteliği idi. Öteki de gizli yönüydü. Asıl faaliyet bu gizli yöndeydi. Memleket içinde örgütlenerek İSYAN VE İHTİLAL ÇIKARMAK, MİLLİ ŞUURU FELCE UĞRATMA,YABANCI MÜDAHELESİNİ KOLAYLAŞTIRMAK  gibi haince teşebbüsler, derneğin bu gizli kolu tarafından idare edilmekte idi.

(Mustafa Kemal Atatürk, Nutuk)

Daha bunun gibi bir çok belge tarih kayıtlarında bulunmakta. İngiliz Derin Devletinin hain ve kahpe tuzakları günümüzde de devam etmektedir. İngiliz Derin Devleti, ajanlarını kullanarak İslam’ı yalnızca Rumilik kavramıyla adlandırmaya başladı. Baktığımızda bu kimseler Kuran’a ve Peygamberimize düşman iken “Biz Rumiyiz” diyebiliyorlar. İslamın en güzel ve doğru anlatımının Mesnevi üzerinden olacağını iddaa eden bu kişilere çok dikkat edilmelidir. Mesnevi’ye sonradan katıldığı düşünülen bir takım sözler bu tuzağın boyutunun nerelere vardığını bizlere göstermektedir. Şimdi de Mesnevi’nin orijinal kayıtlarında bulunan,devletin resmi kütüphanelerinde de görebileceğimiz o vahim sözlere bakalım ;  (Not : Bu sözlerden dolayı Yüce Allah’ı tenzih ederiz. Ve bu sözlerin Hz Mevlana’ya ait olmadığı ve sonradan Mesnevi’ye katıldığı düşünülmektedir. )

 

-Bu alem, Müslümanlıktan da dışarıdır,kafirlikten de. Orda ne Müslümanlığın işi vardır,ne kafirliğin.

(Mevlana Celaleddin, Syf 198, Seçme Rubailer Syf 18, Rubai 67)

-Kamil kafir bile olsa, o küfür, din ve şeriat haline gelir.

(Mesnevi, beyit 1610, Syf 129)

-Tanrıdan vasıtasız olarak verilmeyen ilim, gelini süsleyen kadının ona sürdüğü renk gibi diri kalmaz, uçar gider.

(Mesnevi, Syf 276)

Bu en son ki söz inanılır gibi değil.  Allah korusun. Yani diyor ki ; ‘Peygamberimize Cebrail vasıtasıyla ilim geldiği için haşa değerli olmamış,yok olacağı anlamına gelir’ diyor.

-Tanrı, boyuna, biz gönüle bakarız, şekle değil; şekil balçıktır ancak demede.

(Mesnevi, Cilt 3 Syf 150)

(Haşa) Allah şekle bakarmış yalnızca. Mevlana ise kalbe bakarmış. Bu ifadelerden daha çok fazla Mesnevi’nin içerisinde bulunuyor. Bunların mutlaka titizlikle incelenmesi ve gerekli düzeltmelerin yapılmaları gerekmektedir. Belli ki sonradan eklenmiş bu ifadeler Dinimize,Allah’a ve peygamberimiz sav’e karşı hakaret içeren sözlerdir.

 

İşte görüldüğü gibi  İngiliz Derin Devleti Müslümanlara yönelik sinsi tuzaklarını günümüzde de Rumilik adı altında sürdürmeye çalışmaktadır. Dindar Müslüman olan halkımız yalnızca Kuran’ı kendilerine rehber kabul etmekte ve gül kokulu peygamberimiz sav’e de çok çok fazla sevgi ve saygı duymaktadır. Bunların kıyası dahi kabul edilemez, hatta teklif dahi edilemez. İngiliz Derin Devletine karşı daima uyanık ve dikkatli olunması hayati bir konudur. Bu hain devlet, dikkati üzerinden atmak için türlü yöntemler kullansa dahi asla dikkat dağıtılmamalı ve sürekli olarak bu tuzaklar deşifre edilmelidir.

Saygılarımla

Hüseyin Uçkun