hatırlatalım da

7 haziran seçim tablosu belli olup

"tek başına iktidar istemiyorum iradesi" çıkınca

keyfiliğine ket vurulanlarca düğmesine basılan

"seçimlerin yenilenmesi" dün resmen başladı..

07.08.2015 tarihli yazımızda belirttiğimiz

ay.116 uyarınca seçimlerin yenilenmesi

senaryosunu 'sobe'lemiş, 'lâkin' diyerek

yol kazalarına dikkat çekmiştik.. şimdi

yol kazalarından bir diğerine değinelim..

anayasa 78. maddesinden,

"savaş sebebiyle yeni seçimlerin

yapılmasına imkan görülmezse tbmm,

seçimlerin bir yıl geriye bırakılmasına karar verebilir..

geri bırakma sebebi ortadan kalkmamışsa

erteleme kararındaki usule göre bu işlem tekrarlanabilir"



temenni etmiyoruz ancak görünen o ki,

ülkemizde geçmişte eşine az rastlanır şekilde

aklın ve vicdanın değil öfke ve şiddetin hakim olduğu,

kardeşin kardeşe kırdırıldığı bir dönem yaşanıyor..

geçmişte ohal ve sıkıyönetim dönemleri öncesinde

yaşananların daha beteri yaşanıyor, 2,5 aydır..

önceki dönemlerde sorun ülkeyle sınırlı iken

bu kez küresel boyutlu soruna dönüşmek üzere..

'yönetemezlik acziyle sorun içeride çözülemiyor,

dost görünenlere bolca müdahale malzemesi veriliyorsa

küresel eşkiyalığı tescillilere davetiye çıkarılıyor' demektir..

korkudan olsa gerek, açıkça ifade edilemeyen

'üst akıl, dış mihraklar, batılılar, haçlılar,

gelişmemizi hazmedemeyen yabancılar' vb

ağıt-terânelerle aslında acziyetler itiraf ediliyor..

çözüm makamları ağlama duvarı değil,

suçu sürekli başkasına atma yeri hiç değil..

önce kendine dönüp, 'neler yapmam gerekirken

neyi nasıl yaptım, neleri yapmadım, neleri yanlış yaptım,

yanlışlarımı nasıl düzeltirim' diyebilmeli, dürütçe..

tabii amaç buysa..



sürecin adı ne konulursa konulsun,

gerekçeleri nasıl sıralanırsa sıralansın,

bahaneleri ne kadar çoğaltılırsa çoğaltılsın,

sonuç itibariyle çözülemeyen, büyüyen bir sorun ve

altında kalan yönetimle, yönetilemezlikle karşı karşıyayız..

adına yetersizlik, ferasetsizlik, öngörüsüzlük,

benmerkezcilik, âcizlik, yandaşçılık vs

ne derseniz deyin, sonuç itibariyle

asırlardır kardeş olan türkler ile kürtler arasına

yerleştirilip yaygınlaştırılmaya çalışılan fitne ateşiyle

ülkemiz yangına yerine dönüştürülmek suretiyle

kardeş savaşı çıkartmaya çalışanlara dikkat..!

asla ve kat'a dilemiyoruz ancak

'savaş sebebiyle seçimlerin ertelenmesi'

gündeme getirilecek olursa, bi'anlamda kimlerin

savaş ortamını hazırladığını görmüş olmayacak mıyız..?



'savaş sebebiyle seçimlerin ertelenmesi'

sadece anayasal gerekçe olacak.. yani,

"kazanacaksam yap seçim,

kaybedeceksem yok seçim" hesabıyla,

özel(!) anketlerde seçim kaybedileceği anlaşılırsa

erteleme için resmi gerekçe oluşturulmuş olacak..

amacımız,

şahsî veya kurumsal menfaatleri pahasına

toplumsal menfaat ve huzurla kumar aynayanların

yaşatacakları kaos ve çatışmayla ödetecekleri

ağır bedellere dair en kötü durum senaryolarını,

mutlak demesek bile kuvvetle muhtemel felaketleri

peşinen satın almak, yeni bir bedel ödetmemek..

hatırlatalım ki oyun bozulsun, varsa tabii..

gayemiz, şâibeli senaryoları afişe ederek

toplumun önünde gidenleri dürüst ve

haysiyetli olmaya zorlamak..



yetersiz, niteliksiz kişiler

seçim sandığına girip çıkmakla

yeterli, nitelikli hâle gelmiyorlar..

seçim-sandık-meclis-hükümet-devlet yönetimi

boyacı küpü zannediliyorsa, daha doğrusu,

toplumun gözü boyanıyorsa geleceğimiz yer burası..

bizimki ne kötümserlik, ne oyunbozanlık,

tam anlamıyla kendini kandırmama, gerçekçi olma..



bahsettiğimiz ağır tabloya ilaveten..

tek başına siyasi kriz, sarsar..

tek başına sosyal kriz sarsar..

tek başına ekonomik kriz sarsar..

bunlardan ikisi hele üçü bir arada gelirse

yıkar geçer, hem de hiç kimseyi ayırd etmeksizin..

7 haziran seçim sonucu alındığından beri

ülkemiz hızla bu noktaya sürükleniyor..



bir "lâkin" daha.. 15-16 kasım tarihlerinde

antalya'da yapılacak olan G-20 zirvesi,

kötü senaristlerin elini-kolunu-ayağını bağlıyor,

yukarı bıyık aşağı sakal meselesi, yani..

çıkmaz sokak ya da ilâhî adalet mi..?



E-Posta: [email protected]