-
RAMAZAN TOPRAK

RAMAZAN TOPRAK


kim bunlar?

19 Kasım 2015 - 11:02

birinci adım:

ışid/daeş deyince akla

kan geliyor, gözyaşı geliyor,

vahşet geliyor, dehşet geliyor..

kafaları ekrandan çevirten,

gözleri faltaşı gibi açan,

kan donduran cinsten,

tarihte eşine rastlamadığımız türden,

"en vahşi hayvan bile bunu yapmaz" dedirten,

ekranda bile dehşete düşüren cinayetler..



ikinci adım:

sûretlerine baktığınızda,

sözde islâmın gereği zannedilen ancak

müşrikler döneminden kalma kılık kıyafetler,

ellerinde ve bellerinde kan kokan

kama hançer bıçak kılıç tüfek, yanısıra

son teknoloji ürünü ölüm kusan silahlar..

ağızlarında "ne alâka" dedirten tekbir vs dinî ibâreler..

yetmiyor, kurbanları katlederken âyet okumalar..

ve bağırtılar, yaygaralar, tuhaf çığlıklar..

veee tüm bu vahşet manzaralarını

ayrıntılarıyla dünyaya gösterip korku salmak için

kameralar, kayıtlar, görüntüler, videolar,

teknolojinin tüm imkanları seferber..

mâlum, terör ve teröristin ilk hedefi,

yarattığı dehşetle insan direncini kırmak,

zihinlere yüreklere korku yerleştirmek..

yarattığı sahte güçlülük imajıyla, varolan

"güce yaslanma" duygusunu harekete geçirmek..

bi'parça insan olanı insanlığından utandırsa da,

utanç senaryolarını hedefine ulaştıran

gerçek korku filminin aktörleri gibi görünseler de

güler yüzlü, sevimli! küresel aktörlerin

karanlık yüzlü figüranları bunlar..



üçüncü adım:

bunların görevine/rollerine gelince..

hedef kitleler nezdinde

"bu vahşeti kim yapar, niye yapar, nasıl yapar" gibi

cevabı verilemeyecek soruları sordurmaktır..

oysa cevabı görüntülerin içindedir:

izleyenleri kılık kıyafetlerine baktırıp

yaygaralarındaki dinî ibâreleri dinleterek,

"hah işte, bunlar müslümanmış,

demek ki islâm buymuş" dedirtmek..

bu mesajını da korkuyla ürküntüyle tiksintiyle

karıştırılmış olarak beyinlere nakşederek

toplumların bilinçaltına yerleştirmek..

yalnız düşmanlarına değil hükmettiklerine de..

islâm öncesi müşrikler dönemini bilmeyenleri,

din ile kültür arasındaki farkı bilmeyenleri,

islâmiyetin ne özü ne sözünü bilmeyenleri,

samimi müslümanları bile şüpheye düşürecek kadar..

sadece gayrimüslimleri itmekle kalmayıp

islâm karşısında ortada duranları bile

islâm karşıtı saflara iten vahşet görüntüleri..

ve bunlar bahane edilerek gelsin müslüman katliamı..

görevleri sona erince doooğru tarih çöplüğüne..



dördüncü adım:

yüzyıllık yükselişini tamamlayan batı,

çıkışını borçlu olduğu ülkelerin kaynakları azalmasıyla

yerel ülkesel bölgesel sefaletlere yol açmışken..

dünyaya yaşattığı küresel krizlerden

aslan payını alıp çöküşe geçmişken..

aynı zaman diliminde durumun farkına varıp

uyanış hareketlerine girişen islâm coğrafyası dahil

fukaralaştırdıkları tüm ülkeler yükselişe geçmişken..

evrensel değerlerin beşiği ve önderi olarak

insanlığa yeniden doğuşun kodlarını veren,

tarihî arka planı, tecrübeleri ve hafızalarıyla

yeniden çekim merkezi haline gelen islâm medeniyeti

küresel eşkiyaların tehdidi olmaya başlamışken..

beyin takımının islâm'la ilişkisi şüpheli

kişi ve yapıların harekete geçirilmiş olması,

onlarca milyon müslümanın müslümana kırdırılması..

tablonun gerçek müsebbiplerinin

bir kenarda koltuklarına kurulup zaferleri için

kadeh tokuşturduğunu görmenin zamanı gelmedi mi..?

her on yılda bir silah ve mühimmat stoklarını

sıfırlayan ülkelerin hangileri olduğuna

şimdilik değinmiyoruz bile.. nihayet,

ışid'li teröristlerin yarıya yakınının her nasılsa

sonradan müslüman(?) oldukları gerçeğiyle

birilerinin kodları çözülmüş olmuyor mu..?

yarattıkları canavarın

reyhanlı'da, suruç'ta, ankara'da, beyrut'ta

aynı ölçekli saldırılarına kılını kımıldatmayanların

sözkonusu paris olduğunda dünyayı ayağa kaldırmaları,

yeterince fikir vermiyor mu..?



"iyi ama, batılı ülkeler özellikle son yıllarda

islâm coğrafyasına yaşattığı katliamlar nedeniyle

bu türden saldırıları haketmiyor mu..?

ışid'in yaptıkları katliam bile olsa

hiç mi haklılık payları yok" diye bakan ve

radikalleşme potansiyeli taşıyan kişiler için

dinsel haklılık gerekçeleri oluşturmak suretiyle,

içten içe desteğin aktif desteğe dönüşmesi halinde

ortaya ciddi bir terör potansiyeli çıkmıyor mu..?

bu yüzden olsa gerek,

merkezi abd'de bulunan araştırma şirketi pew'in

11 müslüman ülkede yaptığı araştırmaya göre,

niyerja'da yüzde 14, senegal ile malezya'da yüzde 11,

türkiye'de yüzde 8 oranında ışid'e duyulan sempati,

terörü önü alınamaz hale getirmiyor mu..?



beşinci ve son adım:

kullandığı eski-yeni tüm yöntemleriyle

şark'ın vahşilik kültürünün,

garb'ın barbarlık kültürünün ortak paydası olan

1990'larda tâliban, 2000'lerde el-kaide,

2010'larda ve halen ışid.. birbirinin devamı projeler..

yaklaşık on yıllık periyotlarla

birinin devri kapatılıyor diğeri vizyona sürülüyor..

sonuç itibariyle "islâm eşittir terör" algısı denklemiyle

çekim merkezi olmaktan uzaklaştırılmaya çalışılan

islâm medeniyetinin yeniden doğuşu engellenirken

insanlarını da islâmiyetten uzak tutuyor, batı..

bu ucuz oyun görülüyor, sırıtıyor artık..

tez zamanda vazgeçilmediği takdirde,

paris katliamı örneğinde yaşandığı üzere

yaratıcılarını vurmaya başlayacaktır, bu canavar..



diyeceğimiz o ki,

terörün dini olmaz, kini olur..

teröristin dindarı olmaz, kindarı olur..

terör de terörist de böyle görülmediği sürece

teröre de teröriste de gün doğacaktır,

amma suruç'ta, amma ankara'da,

amma beyrut'ta, amma paris'te,

amma başka bir yerde..



E-Posta: [email protected]