-
RAMAZAN TOPRAK

RAMAZAN TOPRAK


yerli inek

31 Ekim 2015 - 07:50

2000 yılında ilk yerli inek haberi ardından

"yerli inek" haberini merhum savaş ay'ın

21 şubat 2011 tarihli haberinden alalım:

"tarım bakanı eker'in adana'da tanıştırdığı

meryem adlı "made in turkey inek".. bakan eker'in ifadesiyle,

"tamamen türk tipi boğalar ve ineklerden" olma

ilk yerli buzağının adı elif tüp can.. 4 yaşındayken

ocak 2011 ayında kesime gönderildiğinde

üzüntüden ağlamış sayın bakan"

*

60-70'lerde "yerli malı haftası" olurdu..

bağdan bahçeden evden barktan

ne bulursak getirir beraberce yerdik..

o zamanlar gümrük duvarları kale gibi yüksekti,

aşılması neredeyse imkansız olduğu için

yerli mallarına mahkumduk zaten..

istesek de yabancı malları bulamazdık,

sınırlı sayıdaki mutlu azınlık hariç..

zaman zaman düşünmüyor değiliz,

o çok mutlu, o çok müreffeh

yabancı/larla içiçe azınlık ülkeyi yönetirken!

dışa kapalılığı böyle teşvik ediyor,

gümrük duvarlarını yükseltiyor,

içeride yerliye mecbur kalan millete

3 kuruşluk mallarını 30 kuruşa satıyordu,

dışarının modası geçmiş mallarını yeniymişçesine..

"yerli malı türk'ün malı, her türk onu kullanmalı"

düzmecesi onlar için değil müşterileri için,

hiçbir zaman ait hissetmedikleri milletimiz içindi..

"dışarda iyisini görüp duruma uyanmayın" gibiydiler,

"tezgahı gösterip zenginliğimizi kaptırır mıyız hiç.."



o yüzden yerlilik lafını her duyduğumda

aklıma önce bir hinlik bir cinlik gelir..

yabancılarla çok fazla içli dışlı olanların

bu söylemi beni hem düşündürür hem ürkütür..

niye mi..?

kendisi ve yakın çevresi

yediği içtiği demeyim ama giydiği kuşandığı,

günlük yaşamında kullandığı herşey ama

herşeyin aşırı lüks yabancı malları olması,

öze! iş tuttuğu kişi!erin hepten yabancı olması,

"siz yerlileri bana bırakın ben hallederim" uyanıklığını,

"bakın ben kimlerleyim" hava/posta atmasını,

zamanla özüne aidiyeti kopardığını düşündürür..

bakmayın, çok prim yapıyor bunlar bizim! mahallede..

yerli görünümlü yabancıdır bunlar, doğan görünümlü şahin..

gümrük duvarları merhum özal'la aşağı çekilince

biraz gardları düştü ama bu kez başka yollara geçtiler..

*

sanayi bakanı ışık'ın, 13 ekim 2015'de

"bu türkiye'nin birikimdir" diyerek tanıttığı

"milli yerli otomobil"in hiç de yerli olmadığı

eleştirileri üzerine yeniden yaptığı açıklamada,

"fikri mülkiyet haklarının 40 milyon avro bedelle

isveçli saab markası yeni sahibi nevs firmasından alındığını,

yerli otomobilin bu aracın bazı üzerinde yükseleceğini.."

bu aracın yerli olup olmadığının takdiri sizde..

yerli inek ne ölçüde tuttu bilmiyoruz ama

bakarsınız yerli otomobil bu kez tutar!, belli mi olur..

hani bazıları "ne versen yiyorlar" arsızlığıyla

atıyorlar ya ortalığa bu türden haberleri..

*

gelelim yerli vekilliğe..

cb sayın erdoğan, "1 kasım'da meclis'e

550 tane yerli ve milli vekil gönderin..

herhalde ne demek istediğimi anladınız"

valla, anladığımıza göre bu 'yerli',

'milletin vekili' görünümlü "benim vekilim",

"ben ne dersem o olur" mu,

şunun şurasında 3-5 gün sonra göreceğiz..

mefhumu muhalifinden, şimdikiler ve öncekiler

"bizler yerli vekil değil miyiz" demez mi..?

"bizler yersiz vekiller miyiz" demez mi..?

bakalım, ne kadarı yerli ve milli olacak,

ne kadarı yersiz ve milsiz..



"milli" deyince çok mil yapan gelir bir de aklıma..

çok mil yapanlar siyasette sevilmez, lider ve çevresince..

çok mil yapan her türlü tezgahtan geçmiş demektir,

her türlü dolabın dümenin tezgahın farkında demektir,

bu tecrübesiyle onlardan habersiz iş çevirilmez..

haberi olduğunda

ya işi! bozacağı riske sokacağı için,

ya işe ortak! olacağı için uzak tutulurlar,

"ne'ka çok ortak, o'ka az pay" nedeniyle istenmezler..

onların yerine, dönen dolapların çevrilen tezgahların

farkında olamayacak kadar az mil yapmış olanı,

mümkünse milsiz olanı tercih edilir..

o yüzden olsa gerek,

"milli" deyince aklıma

"milli şef" geliyor,

"tek parti dönemi" geliyor,

"parti devleti geliyor".. hani şu

karanlık yılları yaşadığımız dönem,

"herşeyi kendine benzeten dönem"



E-Posta: [email protected]