-
Doç. Dr. İBRAHİM BAYKAN

Doç. Dr. İBRAHİM BAYKAN


TEFCİ KÖR BEHİYE

07 Şubat 2015 - 12:56

Kör Behiye;1950’li Yıllarda Aksaray’da yaşamış doğuştan iki gözü görmeyen bir kadın halk sanatçısıydı.

Hayatta kendisinden başka kimsesi yoktu; ama Allah O’na gür bir ses, derin bir müzik hafızası ve ritim yeteneği vermiş olmalı ki; düğünlerin tek kişilik ve rakipsiz orkestrasıydı.

Kör Behiye; O yıllarda düğünlerin vazgeçilmez ve tek sanatçısıydı. Düğün koşullarından birinci sırayı düğünde mutlaka Kör Behiye getirilecekti. Düğünlerde kadınlar ve genç kızlar O’nun zilli tefi ve gür sesiyle kurtlarını döker ve hem güler hem de hüzünlenirlerdi. Düğünün kına faslında; güldürdüğü ve oynattığı kadın ve genç kızları hüngür, hüngür ağlatırdı.

Ceylan derisinden yapılmış zilli tefi ile “Bak Yine Yeşillendi Fındık Dalları, Acep Ne Olacak Yârin Halleri” Diye bir başladı mı yer yerinden oynardı. Her iki kolunun dirseğine kadar bilezikle donatılmış olması da müzik ritmine ayrı bir ritim katardı.

Kendi ekmeğini bu üstün yetenekli meziyetlerinden kazanan Kör Behiye paranın zor kazanıldığı ve çok değerli olduğu yıllarda hatırı sayılır bir servete sahipti. Ne yazık ki; bazı fırsatçı hainler O’nu zaman, zaman gasp ettiler. Hatta en güvendiği ve kendisine yakın gördüğü Menajerleri bile O’nu fırsatını buldukça tırtıklamışlardır.

O sadece düğünlerin değil Sünnet Düğünlerinin de vazgeçilmez sanatçısıydı. Düğünler O'nun vereceği  randevu tarihine göre belirlenirdi.

Kör Behiye; davetlileri sadece ağlatmaz ve oynatmaz aynı zamanda kendine has şarlatanlıkları ile güldürürdü.

Örneğin; Her düğünde genç kadınlarımızın kayınvalidelerine inat; söz ve müziği kendisine ait olan istek parçalarını mutlaka söylerdi. Kayınvalidelerin suratları asılsa da bu parça gelinler tarafından hatırı sayılır bahşiş getirirdi.

O KİMİN DONU?

KAYNANANIN DONU.

İÇİ BOK  DOLU

YIKAMAM ONU.


O KİMİN DONU?


DAMAT BEYİN DONU.

YIKARIM ONU,

İÇİ MİS AMBER DOLU.

Kör Behiye kollarını ve sesini dinlendirmek için arada bir fıkralar ve daha önceki gittiği düğün anılarını da anlatırdı. Şaka ile karışık önceki düğünlerdeki yemek ve ikram memnuniyetsizliğini de usta bir dille anlatarak düğün sahibine de bir mesaj vermiş olurdu. Titiz giyimli ve Kendisi çok temiz ve bakımlı bir kadın olduğundan çevresini ve çevresindekilerin de öyle olmasını isterdi. Hassas bir buruna sahip olduğundan; hissettiği tüm olumsuzluklara hiç çekinmeden anında müdahale ederdi.

Kör Behiye'nin sanatçı kaprisi de vardı. Her düğüne götüremezdiniz. O'nun güvenini kazanmış Menajerleri vardı; hatta onlar da onunla düğünlere katılırdı. Çıkabilecek anlaşmazlıklarda bunlar devreye girer olay büyümeden çözülürdü. Zaten hiçbir düğün sahibi bu riski göze alamazdı. Aksi halde Kör Behiye düğünü orada bitirir ve O düğün sahibinin gelecekteki düğünlerine asla gitmezdi.

Bize kapris gibi gelse de; aslında kendisini garantiye aldığı kriterleri de şöyleydi:

Menajeri ile birlikte faytonla düğün evine getirilecek düğün sonrası da aynı şekilde evine bırakılacaktı.

Şehir merkezi dışında köylere kesinlikle gitmezdi. Çünkü; bir defasında parasını alamadığı gibi çok kötü muamele de gördüğü oluyordu. Bunun içindir ki; köylerdeki bazı hatırlı ve ileri gelenleri düğünlerini merkezde bir yakınlarının evinde yaparlardı.

Para peşin alınacak nedeni ise çoğu kez parasını alamamış olmasındandır.

Düğünler o yıllarda kına geceli ve sabah kız çıkarmalı olduğundan Kör Behiye yatıya kalırdı. Bu yüzden yiyeceklerine ve yatağına ayrı bir özen gösterilirdi. Zaten bunu düğün sahipleri bildiğinden pek sorun yaşanmazdı. Aksi halde O evde Kör Behiye’yi tutamazdınız.

Radyonun sınırlı olduğu, televizyonun hiç olmadığı yıllarda sen hiç görmemiş gözlerinle görenleri eğlendirdin.

Nurlar içerisinde yat sen Tefçi Kör Behiye; iyi ki vardın.

Sevgi ve Saygılarımla