-
AHMET ERBAŞ

AHMET ERBAŞ


Nörelim Biz Erken Doğduk…

26 Şubat 2018 - 12:45

Biz dünyaya erken gelmişiz.

 

Bizim çocukluğumuzda elektrik ve telefon yoktu.

Aksaray´ın en eski mahallesinden olan Küçük Bölcek Mahallesinde 7 veya 8 evde elektrik, sanıyorum o kadarında da telefon vardı.

Evlerdeki radyo, sadece ajans saatinde açılırdı.

Radyonun pili veya bataryası bitmesin diye özen gösterilirdi.

Bilhassa akşam olunca, evinde gazyağı lambası yakanlar, evinde elektrik olan komşularının ışık ışık olan pencerelerini gıpta ile seyrederlerdi.

Bugün her şey çok farklı…

“Açım!..” diyen insanın gecekondusunda bile su, elektrik, telefon, hatta doğalgaz var.

Yaşıtlarım gibi ben de teknoloji özürlüyüm…

Bilgisayar ve internet denilen teknoloji harikası şeyleri kullanmayı öğrenme yaşımız geçti.

Televizyon furyası baş döndürücü bir şekilde modelden modele girdi. Bugün yüzüne bakan bile yok…

Su, mahallenin ortasındaki çeşmeden müşterek kullanılırdı.

Kömür yakmak zengin işi idi...

Vatandaş; TEZEK, ÇITIRGIGAMGA ile ısınırdı.

Bugün halkın büyük bölümü doğalgaz kullanılıyor…

CEP TELEFONU artık ihtiyaçtan çıktı ve FACİAYA dönüştü.

Her evde adeta bir SERVET VAR

Gelinde bir iki(milyarlık) binlik telefon var ise, kaynananın olmaz ise kıyamet kopar…

Bir iş yerine giriyorum selam veriyorum,

İş yeri sahibi ağzının ucu ile “aleykümselam!..” diyor ve gözü derhal elindeki telefonda, iş yerini soyup gitseniz haberi olmayacak.

Biz dünyaya erken gelmişiz, TV´de kanal değiştirmeyi öğrendik, bilgisayar ve internet çıktı…

Nörelim, bizim teknoloji kültürümüz eksik olsun…

ŞÜKÜR ETMESİNİ UNUTTUK…

Eskiden bahsederken aklıma geldi…

Bazen arkadaşlarımla sohbet ederken anlatıyorum: “Babamın eşeği olmadı, benim de bisikletim olmadı… Çok şükür bugün oğullarımın özel arabası var” diyorum…

Cumhuriyet İlkokulu Aksaray´ın en büyük okulu idi.

Öğretmenler çok şık giyinirdi, iskarpinleri boyalı, gömlekleri kolalı idi.

Herkes gıpta ile seyrederdi ama, hiç birisinin ne bisikleti ne de özel arabası yoktu…

Ortaokulda ve lisede hiçbir öğretmenimin arabası yoktu.

Bugün tam tersine bir manzara var.

Bir ilkokula gittim, sordum 21 öğretmen varmış.

16 öğretmenin ve birde memurun özel arabası var.

Bu zenginlikten mutlu olmak lazım ama; öğretmen mutlu değil.

30 bin liralık arabası olanın gözü 50-60 bin liralık arabada; 50-60 liralık arabası olanın gönlünde, 200-300 bin liralık lüks otomobil yatıyor.

Memur şükür etmiyor, mutsuz…

Emekli şükür etmiyor, mutsuz…

Esnaf şükür etmiyor, mutsuz…

Gençler “çalışayım, başarayım” demiyor, kısa yoldan zengin olmanın hesabını yapıyorlar…

Gençler hem de çok mutsuz…

İş arayan gence: “Ne iş yapabilirsin?..” diyorum, “ne iş olursa” diye cevap alıyorum…

Her işi yapan adam, hiçbir şeyi yapamaz demektir.

İş arayan genç sanki işveren benmişim gibi beni sigaya çekiyor: “Ne maaş alacağım?..”

İş arayan da, iş bulan da mutsuz…

Oturup kendi kendime hesap yaptım.

Bir yerde yanlış var…

ŞÜKRETMESİNİ UNUTTUK!..

YORUMLAR

  • 0 Yorum