-
RAMAZAN TOPRAK

RAMAZAN TOPRAK


aldatılma keyfi!

09 Ekim 2015 - 18:21

aldatılma, kandırılma.. bir zayıflık,

bir yetersizlik, bir sığlık işareti olsa da

zamanla bir alışkanlığa hatta

tutkuya! mı dönüşüyor ne..

hafif/light düzeyde bile olsa

mazoşist bir zevke mi dönüşüyor ne..

aldatılmaktan memnuniyet mi duyuluyor ne..

kandırılmaktan kazanç mı devşiriliyor ne..

kandırılmak sade, normal birine

üzüntü mahcubiyet verse de,

rahatsızlık zarar ziyan verse de,

hiç de öyle olmayan/ları görüyoruz..

genel kabul gören bu kanıyı boşa düşüren,

algı yönetimi/yöntemleriyle

gizli bir memnuniyete, kirli kazanca

dönüştüren/leri seyrediyoruz..

her aldatılmada bitişi başlangıca,

her kandırılmada çöküşü çıkışa dönüştürenler

hep olmuştur, oluyor da, filhâl..

aldanma kanma bir zaafiyetse -ki öyle,

öyle bir meziyete dönüşüyormuşki, filhâl..



başarıl! bir algı yönetimi olduğu açık olan,

. bu tür kirli algı yönetimi/yöntemleri

masumca aldanan bir kişiliğin işi olabilir mi..?

. aldanırken(?) kazanç masum olabilir mi..?

. normal halde kaybettiren nedenleri

kazanma nedenine dönüştürebilme becerisi,

masum birinin işi olabilir mi..?

. bu satırları okuyanlar şöyle bir düşünsün,

"çok aldandım ama hiç kaybetmedim" diyeniniz var mı..?

yok ise, böyle söyleyen birine inanılabilir mi..?

. işine iyiniyetle başlamış bile olsa

aldanan birinin arada bir kaybetmesi gerekmez mi..?

. onurlu ise neden olduğu bedelini

kendiliğinden ödemesi gerekmez mi..?

. böyle yapmayıp kendi bedelini topluma ödeten/ler

hiç masum biri olabilir mi..?

. aldanan kişi utanması gerekirken umursamıyorsa

gerçek anlamda aldanan biri olabilir mi..?



kamu yönetiminde

iyiniyetle aldanmanın bile bedeli olur..

ileri bir toplum ve kültür düzeyi bunu gerektirir..

toplumun böyle birine bedel ödetmesi gerekir..

olması gereken bu iken

ne toplum bedel ödetiyor,

ne kişi kendiliğinden hiçbir bedel ödemiyorsa,

o toplumun benzeri daha pek çoook

bedeller ödemesi kaçınılmaz..



"mü'min bir delikten iki kez ısırılmaz"

hadis-i şerif'ine yerinde bir değinme yapan

eski diyanet işleri başkanı prof. süleyman ateş,

"mü'min akıllıdır, ihtiyatlı hareket eder..

elinin ısırıldığı deliğe ikinci kez elini sokan

insan düşüncesizdir, akılsızdır" diyor..

"ama bir insanın geleceğini nasıl görebiliriz" derseniz,

"hem de çok kolay" deriz.. nasıl mı,

o kişinin dününe bakmanız yeterli..

dününü görün, yarınlarını görmüş olursunuz..

dünlerde birkaç kez de değil sürekli aldatılan

ancak hiç de kaybetmeyen birinin

yarınlarda aldatılması(?) hiç eksik olur mu..?

yarınlarda kaybedeceğini hâlâ düşünen var mı..?

yarınlarda kazanmayacağını hâlâ düşünen var mı..?



dosta aldanan düşmana aldanan,

içeride aldanan dışarıda aldanan,

gelene aldanan gidene aldanan birine,

canınızı malınızı emanet edebilir misiniz..?

geleceğinizi emanet edebilir misiniz..?

kesin olan bi'şey var ki,

aldanan kim, bilmem(!) ama

asıl aldatılanın toplum olması içimizi acıtıyor..

dememiz o ki,

aldatıldığı için üzüleni çok görmüştüm

ama gizli gizli memnun olanı hiç görmemiştim..



E-Posta: [email protected]