ALLAH'IN KALBİNDE ZERRE KADAR İMANI OLANI CENNETLE MÜJDELEDİĞİ 2 BÖLÜMLÜ KUTSAL GECE!!

ALİ GENÇ
ABONE OL

   Cenab-ı Allah(c.c.) izin verirse yarın değil öbür günün akşamı yani 27 Şubat Pazar gecesini 28 Şubat Pazartesi gününe bağlayan gece öylesine mübarek zaman dilimine kavuşacağız ki bu geceye kavuşacak tüm Müslümanlar gibi bu satırları okuyanlarda yazanda Mevla’mızın çok şanslı kulları olacaklar.
 
Çünkü eğer ki bu geceye kavuşan Müslümanlar öncelikle en temiz duygularla bu mübarek zaman dilimine kavuşanlar bunun ilk insan ve ilk Peygamber olan Hz. Adem(A.S.) atamızla yaratılan ilk ruh olmasına rağmen son Peygamber olarak hükmü kıyamete kadar sürecek dini tebliğle görevlendirilen ve Mabudumuz tarafından Enbiya suresinin 107. Ayetinde kendisinin alemlere rahmet olarak gönderildiği belirtilen Peygamberimiz Hz. Muhammed(s.a.v.)dışında O ana kadar gelip geçmiş diğer Peygamberlerin hiçbirine ve hiçbir kula’ da nasip olmayan ,kıyamete de kadarda olmayacak olan istisnası ve üstünlüğü kelimelerle tarif edilmeyecek kadar kutlu  geceyi idrak etme şansına kavuşacaklar/kavuşacağız.!!!

2 BÖLÜMLÜ SEYAHATİ VE BURADA GEÇENLERİ KONU ALAN GELİŞMELER AYET VE  HADİSLE SABİTTİR!!
   
Sonradan yetme kendilerini alim olarak topluma empoze eden medya vaizleri tarafından bu kutsal gecenin ümmet tarafından bilinen ve kesinliğine iman edilen iki bölümü de hem Ayeti kerimeler hem de Peygamber efendimiz Hz. Muhammed(s.a.v)’in hadisi şerifleriyle sabit olmasına rağmen özellikle bu kutlu gecenin 2. Bölümü olan Peygamber efendimizin Ezel ve Ebet olan Mabudumuzla 7 kat semaya çıkarak görüştüğünü inkar ederler.!!!

İNKARCILARA İNAT MABUDUMUZ KURANDA, HABİBİ HADİSLERİNDE 2 BÖLÜMÜDE ONAYLIYORLAR!!!
 
Gelin önce bu konudaki Ayeti kerimeleri birlikte okuyalım;
    İsrâ Sûresi 1. Ayet“Kulunu (Muhammed -aleyhissalâtü vesselâm-’ı) bir gece, Mescid-i Harâm’dan kendisine bâzı âyetlerimizi göstermek için, etrâfını mübârek kıldığımız Mescid-i Aksâ’ya götüren Allâh, her türlü noksan sıfatlardan münezzehtir. Şüphesiz O, her şeyi hakkıyla bilen, hak¬kıyla görendir.”
Necm Sûresi 1.,2.,7.,9.,10.,11.,12.,13.,15.,16.,17. Ve 18. Aytleri;“İnmekte olan yıldıza and olsun.”
  “Sâhibiniz (Muhammed Mustafâ) sapmadı ve bâtıla inanmadı. O, arzûsuna göre de konuşmamaktadır.     O’nun konuşması vahiyden başka bir şey değildir. Çünkü (bildirdiklerini)O’na güçlü, kuvvetli ve üstün yaratılışlı biri (olan Cebrâîl, Rabbinin emri üzere) öğretti. Sonra en yüksek ufukta (Sidretü’l-Müntehâ’da) iken asıl şekliyle istivâ etti (doğruldu).” “Sonra yaklaştı ve tedellî etti.”
    “(Muhammed Mustafâ ile Rabbinin) araları, iki yay arası kadar, ya da daha yakın oldu.”,“Allâh o anda kuluna vahyini bildirdi.”,“(Muhammed Mustafa’nın) gözleriyle gördüğünü kalbi yalanlamadı. (Ey inkârcılar!) O’nun gördükleri hakkında şimdi kendisiyle tartışacak mısınız?”
  “And olsun ki (Muhammed Mustafâ), onu (Cebrâîl’i) Sidretü’l-Müntehâ’da bir defa daha gördü.”,
“Orada Me’vâ cenneti vardır. O Sidre’yi kaplayan kaplamıştı.” (en-Necm, 15-16) “(Muhammed Mustafâ’nın) gözü, oradan ne kaydı, ne de sınırı aştı. And olsun O, Rabbinin en büyük ayetlerinden bir kısmını (da) gördü.”

2 BÖLÜMLÜ KUTSAL GECE SEYAHATİ OLAN İSRÂ VE MİRÂC İLE İLGİLİ PEYGAMBERİMİZİN HADİSLERİ
 
  Şerh-i Sadr (Kalbinin Temizlenmesi)Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem- mirâca çıkmadan sadrının temizlenmesini şöyle anlatır:“Ben Kâbe’nin Hatîm kısmında yatıyordum.,Uyku ile uyanıklık arasında bana biri geldi, şuradan şuraya kadar (göğsümü) yardı. (Bu sözünü söylerken boğaz çukurundan kıl biten yere kadar olan kısmı gösteriyordu.) Kalbimi çıkardı.
  Sonra bana, içerisi îman ve hikmetle dolu, altından bir kab getirildi. Kalbim (çıkarılıp su ve Zemzem ile) yıkandı. Sonra içerisi îman ve hikmetle doldurulup tekrar yerine kondu…” (Buhârî, Bed’ü’l-Halk 6, Müslim, Îman 264), Efendimizin Sütü Tercihi: Ebû Hüreyre -radıyallâhu anh-’tan rivâyet edildiğine göre, İsrâ gecesi Rasûl-i Ekrem -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’e, birinde şarap diğerinde süt bulunan iki kâse getirildi. Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle bir baktıktan sonra süt kâsesini tercîh etti. Bunun üzerine Cebrâîl:“−Seni, insanın yaratılış gayesine uygun olana yönlendiren Allâh’a hamd olsun. Şâyet içki dolu bardağı alsaydın, ümmetin sapıklığa düşerdi.” dedi. (Müslim, Îman, 272; Eşribe, 92)[2]
   
  Mîrâca Çıkış Hâdisesi
“−Ben Kâbe’nin Hatîm kısmında uyku ile uyanıklık arasında idim… Yanıma merkepten büyük, katırdan küçük beyaz bir hayvan getirildi. Bu Burak’tı. Ön ayağını gözünün gördüğü en son noktaya koyarak yol alıyordu. Ben onun üzerine bindirilmiştim. Böylece Cibrîl -aleyhisselâm- beni götürdü. Dünyâ semâsına kadar geldik. Kapının açılmasını istedi.
   «−Gelen kim?» denildi.,«−Cibrîl!» dedi.,«−Berâberindeki kim?» denildi.,«−Muhammed -aleyhissalâtü vesselâm-» dedi.,«−Ona Mîrâc dâveti gönderildi mi?» denildi.,«−Evet!» dedi.,«−Hoş gelmişler! Bu geliş ne iyi geliştir!» denildi ve kapı açıldı.

HZ.MUHAMME(S.A.V.) 7 KAT SEMANIN 1. KATINDA İLK ÖNCE HZ.ADEM(A.S.) ATAMIZLA KARŞILAŞTI!!!
 
 Kapıdan geçince, orada Hazret-i Âdem -aleyhisselâm-’ı gördüm.,«−Bu babanız Âdem’dir! O’na selâm ver!» denildi.,Ben de selâm verdim. Selâmıma mukâbele etti. Sonra bana:«−Sâlih evlât hoş geldin, sâlih peygamber hoş geldin!” dedi.,Sonra Hazret-i Cebrâîl beni yükseltti ve ikinci semâya geldik. 
   
 Burada Hazret-i Yahyâ ve Hazret-i Îsâ -aleyhimesselâm- ile karşılaştım. Onlar teyzeoğullarıydı.
Sonra Cebrâîl beni üçüncü semâya çıkardı ve orada Hazret-i Yûsuf -aleyhisselâm- ile karşılaştık.
 
   Dördüncü kat semâda Hazret-i İdrîs -aleyhisselâm- ile, beşinci kat semâda Hârûn -aleyhisselâm- ile, altıncı kat semâda ise Hazret-i Mûsâ -aleyhisselâm- ile karşılaştık.,«−Sâlih kardeş hoş geldin, sâlih peygamber hoş geldin!» dedi.,Ben onu geçince, ağladı. O’na:«–Niye ağlıyorsun?» denildi.
«−Çünkü, benden sonra bir delikanlı peygamber oldu, O’nun ümmetinden cennete girecek olanlar, benim ümmetimden cennete girecek olanlardan daha çok!» dedi.[3],Sonra Cebrâîl beni yedinci semâya çıkardı ve İbrâhîm -aleyhisselâm- ile karşılaştık.
Cebrâîl -aleyhisselâm-:«−Bu, baban İbrâhîm’dir; ona selâm ver!» dedi.,Ben selâm verdim; O da selâmıma mukâbele etti., Sonra:«−Sâlih oğlum hoş geldin, sâlih peygamber hoş geldin!» dedi.
Daha sonra bana:
«−Yâ Muhammed! Ümmetine benden selâm söyle ve onlara cennetin toprağının çok güzel, suyunun çok tatlı, arâzisinin son derece geniş ve dümdüz olduğunu bildir. Söyle de cennete çok ağaç diksinler. Cennetin ağaçları “Sübhânallâhi ve’l-hamdü lillâhi ve lâ ilâhe illâllâhu vallâhu ekber!” demekten ibârettir.» dedi.
 
 Sonra Sidretü’l-Müntehâ’ya çıkarıldım. Bunun meyveleri (Yemen’in) Hecer testileri gibi iri idi, yaprakları da fil kulakları gibiydi.,Cebrâîl -aleyhisselâm- bana:«−İşte bu, Sidretü’l-Müntehâ’dır!» dedi.”Burada dört nehir vardı: İkisi bâtınî nehir, ikisi zâhirî nehir.,«–Bunlar nedir, ey Cibrîl?» diye sordum.,Cebrâîl -aleyhisselâm-:«–Şu iki bâtınî nehir, cennetin iki nehridir. Zâhirî olanların biri Nil, diğeri de Fırat’tır!»[4] dedi…”(Buhârî, Bed’ü’l-Halk, 6; Enbiyâ, 22, 43; Menâkıbu’l-Ensâr, 42; Müslim, Îman, 264; Tirmizî, Tefsîr 94, Deavât 58; Nesâî, Salât, 1; Ahmed, V, 418)- Sidretü’l-Müntehâ’da Cebrâîl -aleyhisselâm-:“–Ey Allâh’ın Rasûlü! Buradan öteye yalnız gideceksin!” dedi.
Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem-:“–Niçin ey Cibrîl?” diye sordu.
O da cevâben:“–Cenâb-ı Hak bana buraya kadar çıkma izni vermiştir. Eğer buradan ileriye bir adım atarsam, yanar kül olurum!..” dedi. (Râzî, XXVIII, 251)
Sidre-i Müntehâ: Fahr-i Kâinât -aleyhi ekmelü’t-tahiyyât- Efendimiz’e soruldu:“–Yâ Rasûlallâh! Sidre’yi kaplayan ne gördün?”,Buyurdular ki:“–Altundan pervânelerin onu bürüdüğünü ve her yaprağında bir meleğin oturup Allâh’ı tesbîh ettiğini gördüm.” (Taberî, XXVII, 75; Müslim, Îman, 279)
Peygamberimizin Allah Teâla’yı görmesi:İbn-i Abbâs -radıyallâhu anh-’tan gelen rivâyete göre Rasûl-i Ekrem -sallâllâhu aleyhi ve sellem-:“Ben, yüce Rabbimi gördüm!” buyurmuştur. (Ahmed, I, 285; Heysemî, I, 78)Bir başka rivâyette Peygamber Efendimiz “Rabbini gördün mü?” sorusuna cevâben:“Bir nûr gördüm!” buyurmuşlardır. (Müslim, Îman, 29
   
İlk insan ve Peygamber olan Hz. Adem(A.S.) ile son Peygamber olan Nebiler, Nebisi Peygamber efendimiz Hz. Muhammed(s.a.v.) e kadar hiçbir Peygamber ile kula nasip olmayan ve kıyamete kadarda olmayacak olan 2 bölümden oluşan gece yolculuğu olan İsra ve Miraç’ta yazılması gereken asgari bilgilerin özetini bile yazamadığım halde yerimiz doldu.
 
 Mevla’mızın izni ile yazımızın devamını Miraç kandilinin idrak edileceği Pazar günü yazacağım Hakkın rızasına kavuşmak için okunarak gereğinin yapılması dileğiyle. Cuma’mız mübarek olsun.
   Rabbim yar ve yardımcımız olsun. Devamı 27 Nisan 2022 Pazar’a.