Ayasofya cami açılışı 2020 felaketi imiş

ERDOĞAN KAYA
ABONE OL

Malumunuz her yıl başı başında, kehanetçilerden tutun, bir çok kişi gelecek yıl ile ilgili tahmin ve kehanetler yaparlar. Kim ne yaparsa yapsın, en son sözü yüce Rabbım söyler ve yapar, o ne derse o olur, gerisi ise teferruattır. Bizden dua edip Allah'tan hayır ve güzel isteklerde bulunmaktır. Sözcü Gazetesi’de 2020 yılının felaketlerini yazarken Ayasofya caminin açılışını da felaketler içerisine dahil etmiş. Bu düşünce ve zihniyetler her ne kadar masum gibi görünse de fırsat bulduklarında zehirlerini kusarlar.

Birkaç gün önce CHP’li Fikri Sağlar’ın bir başörtülü hakim beni yargılamasına güvenemem sözleri aynı zihniyetin görüşleridir. İşin arkasında ise Müslüman ve İslam düşmanlığı yatmaktadır. Eline fırsat geçince inanın kinlerini hiç tereddüt kusarlar.

Ayasofya toprakları bizim topraklarımız, alemi ilamın 88 yıldır beklediği bir bekleyiş özlemidir. Yunanistan düşüncesinden ne farkınız var? Bu ümmetin inancına saldırdıkça yüce Rabbım sizleri muaffak etmedi etmeyecekte.

Ayasofya Cami'nin müzeye çevrilmesinin bu yıl 88'inci yıl dönümü. İstanbul Fethi'nin sembol isimlerinden Ayasofya fethin hemen ardından Fatih Sultan Mehmet tarafından camiye çevrilmişti.

Fatih Sultan Mehmet Ayasofya’nın ilelebet bir cami olarak kalması için burayı vakfetmiş aynı zamanda giderlerinin karşılanması için çarşı, han, hamam, dükkanlardan pay ayırmıştı.

Yaklaşık 500 yıl boyunca cami olarak hizmet gören Ayasofya 1934 yılında ani bir kararla müzeye dönüştürüldü. Ayasofya’nın müzeye dönüştürülmesi ile ilgili en önemli kaynaklardan biri Celal Bayar’ın anlattıklarıdır.

1934 yılı Türkiye’nin İtalyan tehdidine karşı Balkan ülkeleri ile birlikte bir pakt kurma çalışmalarının olduğu yıldır. Bu çerçevede Atina’ya giden Celal Bayar’a Yunan Başbakanı Türkiye’nin bu pakta dahil olması için bir jest yapmasının kamuoyunu ikna etmek için önemli bir fayda sağlayacağını ifade etmiştir. Bu jest ise Ayasofya’nın müzeye dönüştürülmesi idi.

Yunan başbakanın Ayasofya konusunu ile ilgili ifadelerini Atatürk’e aktaran Celal Bayar’a şöyle bir karşılık almıştır: "Az önce, Vakıflar Genel Müdürü buradaydı. Ayasofya Camii'ni tamir edecek para bulamıyorlar. Bugünkü hali ile harap ve bakımsız. Hatta mezbelelik. Ayasofya'yı müze yapsak, hem harabiyetten kurtarsak, hem Yunanlılara bir jest yapsak Balkan Paktı'nı kurtarabilir miyiz? Öyleyse yapalım" der.

Bu müze olayı 88 yıldır devam ederken, Bediüzzaman Hazretleri Menderes’ten Ayasofya’nın cai olarak açılmasını istemesine rağmen o dönem açılamamıştır. Kendisinde Allah razı olsun Sayın Erdoğan bir şekilde bu ulu mabedi ibadete açmıştır.

Yunanistan bu duruma hadsiz ve son derece seviyesiz bir tepki gösterdi. Yunanistan Dışişleri Bakanlığı şöyle bir açıklama yaptı: “Bugün, UNESCO tarafından 1935’ten beri müze olarak işlev gören, dünya mirası alanı olarak korunan ve küresel bir anıt olan Ayasofya’nın içinde Kuran’dan pasajların okunması, sadece buranın anıt olarak tanımlanması adına kabul edilemez bir girişim değil, aynı zamanda dünyadaki Hıristiyanların dini duygularına da bir hakarettir” derken. Acaba sizin bu hırıstiyan kafalardan farklı düşünceniz var mı?

Bu sözlere ertesi günü Türkiye Dışişleri Bakanlığı, bir hafta sonra da Cumhurbaşkanı Erdoğan katıldığı bir televizyon programında tepki gösterdi. Ve “Türkiye’yi siz mi idare ediyorsunuz, biz mi idare ediyoruz?” dedikten sonra Ayasofya ile ilgili Danıştay’ın vereceği karara göre adım atılacağını söyledi.

Danıştay 10 Temmuz günü kararını açıklayana kadar Amerika konuştu, Avrupa Birliği konuştu, Yunanistan konuştu, Dünya Kiliseler Birliği konuştu, Rusya konuştu. Hatta 1500 yıllık tarihinde Ayasofya’ya en büyük kötülüklerini yapmış Katolik dünyasının ruhani lideri Papa Francis, “İstanbul’da Ayasofya’yı düşünüyorum ve çok acı çekiyorum” diye hadsiz bir konuşma yaptı. Sizde böyle düşünmeseniz 2020 yılının felaketleri arasına Ayasofya’yı koymazsınız. bu düşünceleri taşıyan felaketçilere bunu hatırlatmak istedim.