-
ERDOĞAN KAYA

ERDOĞAN KAYA


Kent yaşamındaki görüntü kirliliği

10 Aralık 2019 - 08:09

Sevgili okurlar sizi bilmem ama ben genel olarak gezdiğim ve dolaştığım yerlerde genel olarak görüntü kirliliklerine takılırım. Mesela hiç unutmam Güneydoğuya bir seyahat yapmıştım. Malatya ilimizden geçerken sac çatıların üzerindeki çanak antenlerin çirkin görüntüsüne takılmıştım. Genel olarak binaların çirkinliği, çevre kirliliği, birbirine atlayacak kadar binaların bir birine yakınlığı, çöplerin dışarıya atılması, parklarda kuru yemiş yiyerek çevreye atılması, kaldırımlara olumsuz şekilde esnafın mal çıkartması, yeşil alanların kirletilmesi, çiçeklerin koparılması gibi benzeri çirkin görüntü ve olumsuzluklara takılırım.

Hele şehirde yaşıyorsanız bunlara daha çok rastlarsınız. Bunları yapan kim bizleriz. Diğer yandan özellikle şehirlerde gelişi güzel tasarlanmış ve düzensiz olarak binaların dış yüzeylerine, iş yeri önlerine, cadde ve sokaklara asılmış ilan ve reklam tabelaları da görüntü kirliliği oluşturmaktadır. Bu tabelaların belirli düzen çerçevesinde ve metrekareye uygun düşecek şekilde yerleştirilmesinin düzenlenmesi gerekmektedir. Bu konuda yetkili olan kurum ve kuruluşlar denetimlerini sıklaştırarak bu durumun daha uygun hale getirilmesi gerekmektedir. Bu tür çirkin görüntülü alanlarda yaşamak zorunda bırakılan insanlar, sıklıkla aşağıdaki görüntü kirliliklerine maruz kalırlar.

Geniş çevrede istenmeyen görüntüler; yanmış orman alanları, yeşilliğe sahip olmayan boş alanlar, erozyona uğramış sahalar, kirletilmiş kıyı ve sular, düzensiz yapılaşmanın gerçekleştiği yerleşim alanları. Piknik yaptığımız yerlere attığımız atıklar.

Kentlerdeki görüntü kirliliği; hava kirliliği, yeşil alan yokluğu, monoton ve içice yapılaşma, plansız ve düzensiz yapılaşma, otomobillerin düzensiz ve kurallara aykırı park ettiği yol kenarları ve şehir alanları, görüş alanı darlığı, dış cephe görüntüsündeki karmaşa, enkazlar, düzensiz trafik, plansız köprü ve alt geçitler, gelişi güzel atılan atıklar, levha ve tabelalardaki oransızlık, renk ve biçim uyumsuzlukları, ışık kirliliği.

İç mekanlarda görüntü kirliliği; Darlık-basıklık, yetersiz aydınlatma, yapıların aşırı köşeliliği, yapılarda fazla sayıda gereksiz kolonların bulunması, renk uyumsuzlukları, ihtiyaca uymayan düzenlemeler, kullanıcının kültür, ekonomi ve zevkiyle bağdaşmayan eşya düzeni, sigara içimine bağlı görüntü, topluma açık yerlerde kirli ve aşırı yıpranmış malzemelerin kullanılması.

İnsan ve insanla ilgili olumsuz görüntüler; Kirli ve bakımsız bir bedene ait kirli sakal görüntüleri (yüz, saç, diş, tırnak), kirli ve bakımsız giyim eşyaları, kendine yabancılaşma tezahürü giyim ve tutumlar, kötü davranış ve uygunsuz hareketler, yoksulluğun istismarı (dilencilik), cinselliğin istismarı. Giysiler eski olabilir ama temiz giyimler olmalı.

Görüntü Kirliliğinin İnsan Üzerindeki Olumsuz Etkileri görüntü olarak çirkin ortamlar insanda hoşnutsuzluk, bezginlik meydana getirir. Gün boyu bu tür ortamlara ve görüntülere maruz kalan insanlarda psikolojik olumsuzluklar görülmektedir. Bu insanların çalışmaları ve yaşamlarına konsantrasyonunu zorlaşmaktadır. Özellikle çarpık kentlerde ve birbirine çok yakın olarak imar edilen binalarda yaşayan insanların gün boyu uzak alanları görmemeleri çeşitli sağlık bozuklukların ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Nitekim, psikiyatri kliniklerinde tabiatla uyumlu, göze hitap eder tarzda düzenlemeler yapılarak, ortam tedavisinde kullanılmaktadır. Görüntü kirliliğinin çeşidi ve kişisel farklılıklara göre daha başka etkiler de ortaya çıkar.

Düzensizlik sonucu dikkat dağılması, gözlerde yorgunluk, isteksizlik, verimsizlik.

Karmaşa sebebiyle adaptasyon güçlüğü, sinirlilik, öfke, davranış bozukluğu,

Sürekli nahoş manzaralarla karşı karşıya kalma sonucu kötümserlik, yaşama sevincinde azalma ve psikosomatik hastalıklarda artış, meydana gelmektedir.

Dolayısı ile bu yazdıklarımızdan hangileri kişisel olarak kendimizde varsa düzeltmeliyiz. Kendimizin hoşlanmadığını başkalarına reva görmezsek görüntü kirliliği vermemiş oluruz.

YORUMLAR

  • 0 Yorum