Son çıkışa doğru

RAMAZAN TOPRAK
ABONE OL

zülfü yâre dokunacağız, bugün..

"değerli beraberlikler" nasıl kaybedildi,

"değerli yalnızlık" safsatasına nasıl gelindi,

"değersiz yalnızlık" noktasından

nasıl çıkılmaya çalışılıyor'a değineceğiz,

zülfü yâre dokunsun dokunmasın

meselenin bam teline basacağız, çekinmeden..



çok kısa açalım..

bir biçimde! işin başına oturan/ların

kişisel, düşünsel ve tecrübî ademiyet/yokluk,

diplomasi zaafiyeti yetersizliği beceriksizliği sonucu

diplomatik kanalların tümden kapatılmasıyla

açmaza çıkmaza düşen dış politikadaki

çöküşleri örtbas edebilmenin tek yolu oldu,

"yedi düvele karşı mücadele" safsatası..

niye mi safsata..?

daha düne kadar

o yedi düvelle el ele kol kola mutluluk ve

dünya barışı pozlarıyla caka satarken yedi düvel nerdeydi..?

sizlerin kolundaydı.. ee sormazlar mı,

düşman idiyse niye düşmanla kol kola idin..?

dost idiyse ne oldu da düşman oluverdi birden..?

bu basit püf noktası, sefaletin göstergesi..

ve sefaleti örtbas için derhal devreye sokulan

"yedi düvele karşı mücadele" sloganlı algı yönetimi..



bam teline basalım ve

eğip bükmeden işin namusunu söyleyelim:

"bu işi beceremedim, hâlâ da beceremiyorum..

her seviyedeki niteliksiz yönetim elemanlarımla

kangren haline getirdiğim sorunların altında kaldım

ama bunu itiraf da edemiyorum..

geriye kalan tek yol,

en kolay en ucuz çıkış yolundan kaçarak

başarızlıklarımı düşmana(?) yıkarak

paçalarımı kurtarayım ve aklanmış(?) olayım

ki yeniden sandıktan çıkabileyim,

herşeye sil-baştan yeniden başlayabileyim..

yoksa hâlim harap" çırpınışlarıdır bu fotoğrafımız..

özünde eziklikleri yetersizlikleri örtbas bahanesi taşıyan

"monşer" yaftalamalarıyla aslıesasında

yüzyılların evrensel ölçekli tecrübesi birikimi yeterliliğini,

duruşları, hassasiyetleri, üstünlüklerini barındıran

başarı ve kazanım şifrelerini iteler ötelersen

geleceğiniz yer nokta burasıdır..



her türlü siyasi yaklaşımdan arındırılmış,

işin namusu, sorunun mr'ı diyebileceğimiz

bu özü bu yüzü bu gerçeği görülmediği sürece

bugünleri bile mumla arayacağımız günler yakındır..

sırf çıkarımız bu/nlarda şahsî ikbâlimiz burada diye

kişi/lere çıkarlara yakın durmak yerine

hakka, haklıya ve doğruya,

işin namusuna yakın durulmadığı,

bu hassasiyetle tutum alınmadığı takdirde

bedeli artık kişisel bedellerle sınırlı kalmayacak,

ağır toplumsal bedellere dönüşmesi kaçınılmaz olacaktır..

binayı yıkanlar misali

yalnızca biri/leri değil yıkanlar dahil herkesin

toplumsal yıkımın altında kalması kaçınılmaz olacaktır..

zerre sorumluluk duygusu taşıyan

şu veya bu parti, şu veya bu din ve mezhep,

şu veya bu etnisite kültürel mensubiyet ayırdımı yapmaksızın

en tepedekinden en sade vatandaşına sesleniyoruz,

"yıkık köprü öncesi son çıkışa yaklaşıyoruz"



E-Posta: ramazantoprak19@gmail.com