vali bey, vali bey!

RAMAZAN TOPRAK
ABONE OL

tek parti dönemi valileri gibi,

milli şef dönemi valileri gibi,

iktidar partisi il başkanı valiler gibi,

60 yıl öncesinde bıraktığımız valiler gibi,

milattan öncesine attığımız valiler gibi,

kılda tüyde bez de takılıp kalmış valiler gibi,

'eski dönem'den kalanların "yeni dönem' taliplileri gibi,

hizmet üretemeyince hezimete uğramamak için

şirinlik gösterisine soyunanlar gibi,

devletin şefkat eli olmayı beceremeyince

had bildiricilikle varolmaya çalışma acziyeti bu..

kime öykünüyorsa artık..



maaşla bağlı memura hükmetme adına

her türden saygısızlığı kendine hak gören..

kendilerini hâkim/hükmeden,

başkalarını hâdim/hizmetkâr gören..

asık suratlı, çatık kaşlı, sert bakışlı, tepeden bakan..

bağırıp çağırarak saydırıp hakaret ederek

disiplin sağlayacağını zanneden..

ali kıran baş kesen..

astığını astık kestiğini kestik sanan..

beyin, düşünce ve haklılığın gücüne değil

koltuk, yetki ve güce yaslanıp karşısındakine saydıran..

koltuğuna veren değil koltuğundan alan..

topluma ne vereceğini değil

kimden neyi nasıl alacağının hesabını iyi(!) yapan,

ve de alan bir zihniyet bu..



değil mi ki bu anlayış,

basit konuları sıkıntılara dönüştürür,

sıkıntıları sorunlara dönüştürür,

sorunları kaosa ve çatışmaya dönüştürür..

havadaki buluttan nem kapma değil

az şeyden çok şey çıkaran analizdir bu,

büyük yangınları çıkaran küçük kıvılcımlar gibi..

bir nebze olsun sorunların temeline inildiğinde

bir çoğunun kökeninde bu serencâmın yattığı görülür,

ıskalamamak gerek..

hem yetersizlik hem ihtirastır,

liyâkatsizliktir sorunun özünde yatan..

"bizden mi" arayış ve beklentisine

"iyi(!) karşılık vermesini bilenler" değil mi ki,

bireysel meseleleri toplumsal soruna dönüştürürler..

pardon "liyâkat nerde" mi dediniz..?

o ne demekti, anlayamadık da..

o kavramın içi boşalalı yıllar oldu da..

"biz de var mı" diye soruyorsanız, yanlış adres..!

o yok ama isterseniz onun yerine yalakavuk verebiliriz,

mebzul miktarda..



adı önemli değil.. yalova valisi,

saçını sakalını beğenmediği matematik öğretmeni

halil serkan öz'ü öğrencilerinin gözleri önünde,

"bu saç sakal ne, ne biçim öğretmensin"

dedikten sonra yanından kovar,

akabinde okul yöneticilerine dönerek,

"siz eşşek başı mısınız" diye hakaret eder..

olayın duyulması üzerine ertesi günü öğretmenler

"öğretmene saygı" yürüyüşü yaparken

yaşadıklarına daha fazla dayanamayan

halil öğretmen kalp krizi geçirir ve vefat eder..



vali bey!

"bir harf öğretenin kölesi olman"dan vazgeçtik,

biraz saygı, biraz nezaket, biraz terbiye yeterliydi..

hukuken illiyet râbıtası yokluğundan belki yırtarsın ancak

ahlâken vicdanen rahat mısın bilmiyoruz ama

vebâlen nasıl kurtarırsın, yaradan bilir..

sık sık ticaretini yapanlara duyurulur..

görevlendirdiği bir valiyi gönderirken hz.ömer(ra),

"kuvvetli ol kırıcı olma.. yumuşak ol zayıf olma"

inceliğini göremeyecek kadar körleşenleri,

hz.ömer(ra)'in,

"kişiliğini makamdan alanlar,

makamdan ayrıldıktan sonra kişiliksiz kalırlar"

diye suçluyor..



meşhur hikayedir..

çarıklı erkândan kendi halinde bir vatandaş,

saygısızlığı büyüklenmeyi alışkanlık edinmiş oğluna,

"sen adam olamazsın" dermiş.. bu söz üzerine

oğlu okur, okur ve zaman içinde vali olur,

ve babasını vilayet konağına çağırır..

oğlunun huzuruna çıkartılan babasına,

"gördün mü baba, bana sen adam olamazsın dedin

ama bak ben vali oldum, şimdi inandın mı?"

sözleri üzerine babası,

"oğlum, ben sana vali olamazsın demedim ki,

adam olamazsın dedim.. yaptığın şeye bak,

babanı ayağına getirttin, bak,

yine adam olamamışsın"



E-Posta: ramazantoprak19@gmail.com