-
ALİ GENÇ

ALİ GENÇ


ÖMER SEYFETTİN'LE ETE KEMİĞE BÜRÜNEN BABAM MERHUM'UNDA ANLATTIĞI HİKAYE!!!

31 Ocak 2022 - 08:53

   Babam merhum Sarı Resul zade Kalaycı Hacı Şammas’ tan muhtemelen gençlik yıllarımda yani en az çeyrek asır önce dinlemiştim.
 
  Merhum babamın anlattığı olayın kahramanı I. Dünya Savaşı'nda Kafkasya ve Irak Cephesi'nin ve Milli Mücadelemizde ise Batı Cephesi'nin komutanlarından olduğunu daha sonraki araştırmalarımdan  sonra öğrendiğim asker ve siyaset adamı olan soy adı kanunuyla ”Sabis” soy ismini alan 1957 senesinde 65 yaşında vefat eden Ali İhsan  Paşa’nın annesine anlattığı silah arkadaşlarından birisinin dine ve milli değerlere uymayan davranışlarını şikayet ettiğini.

   Merhumun annesinin ise bu kişiyle uğraşmamasını çünkü bu kişinin aslında bir gayri Müslim’in çocuğu olduğundan onunla mert olan kendisinin baş edemeyeceğini belirtmesini şimdiye kadar yazmak bir türlü nasip olmadı.

FACEBOK’DA FOTOĞRAFÇI VEYSEL’İN PAYLAŞIMI BABAMIN SÖYLEDİKLERİNİ HATIRLATTI


  Bundan sonrasını gelin Aksaray 15 Temmuz Milli İrade meydanın yanında fotoğrafçılık yapan eskimez dostumuz ve kardeşimiz Veysel Avcıoğlu’nun 16 Ocak Pazar günü Facebook ta yaptığı paylaşımdan birlikte okuyalım;

YAZAR ÖMER SEYFETTİN’DEN” PİÇ” İSİMLİ HİYAYE İLE MEYDAN ÇIKAN GERÇEK!!!
   
Ömer Seyfettin, asker bir yazardır.
   İstiklal Savaşı'nda bir çok cephede savaşmıştır.. Filistin Cephesinde olan bir hatırasında bakın neler söylüyor..
"Almanların yenilmesiyle savaş bitmiş, mütareke imzalanmıştı.  Filistin'den çekiliyorduk.
  Bir kaç arkadaş subayla, karşı tarafın da subaylarıyla, çekilme işlerini görüşmek için gittik.
  Karşı tarafta, Fransız üniformalı biri sık, sık bana bakıyor, gözünü benden ayırmıyordu.
  Ben buna bir anlam veremiyordum. Fransız subay yerinden kalkıp bana doğru geldi ve;
“Nasılsın Ömer Seyfettin?” Dedi.
“Beni nerden tanıyorsun? Ben bir yüzbaşıyım. Öyle tanınacak kadar üst düzey bir kumandan değilim.” Dedim.
'Ömer, biz seninle İstanbul'da Askeri Lise’ de beraber okuduk, ben falancayım deyince, hayretler içerisinde baktım, hatırladım..

İSTANBULDA OSMANLI OKULLARINDA OKURKEN İSLAM DİNİNİ ELEŞTİREN OSMANLIYI KÖTÜLEYEN BAYRAK VE VATAN SEVGİSİ OLMAYAN ÖĞRENCİ BAKIN KİMMİŞ?!!!

  Hep dini eleştiren, Osmanlı'yı kötüleyen, vatan, bayrak sevgisi olmayan bir öğrenci idi ama 
yine de Fransız subay olması normal değildi.. “Peki nasıl böyle oldun?' Dedim.
“Ne zaman bir savaş olsa, Türkler galip gelse içimde üzüntü oluyordu.. Tükler kaybetse, zarar görse içimde bir sevinç oluyordu. Çoğu zaman kendimi ayıplıyor, neden böyleyim? diyordum..
Bir gün anneme ısrarla sebebini sordum. “Dayanamayacağım, anlatacağım.' Dedi. İstanbul Hastanesinde Fransız bir doktor vardı. Hastaneye gidip gelirken birlikte oldum ve sen o Fransız doktorun oğlusun.
Babanın bundan haberi olmadı, şimdi de sen öğrendin.' Dedi..
Zaten babam zannettiğim adam çoktan ölmüştü.
O hastaneye gittim, şu tarihte burada çalışmış, şimdi Fransa'ya dönmüş olan, şu isimde doktorun adresi var mı? Dedim, adresi verdiler, Fransa'ya gittim, babamı buldum, olanları, annemin sözlerini anlattım..
'Anneni gerçekten sevmiştim.' Dedi ve beni kabul edip nüfusuna yazdırdı, Fransız okullarında eğitimimi tamamladım ve gördüğün gibi bir Fransız subayı olarak karşındayım.' Dedi.

Şimdi Ben Türk milletini, dinini, bayrağını, vatanını, eleştirilenleri gördükçe, acaba onlar da, "PİÇ" mi? diyorum..!!!”
 
 Bu birinci ağızdan anlatılan gerçek hikâyenin milletimizin dini ve dininden gelen milli değerlerini bilen ve sevenler tarafından en iyi şekilde analiz edilerek siyasetten kültüre, medyadan akla gelebilecek her meslektekilerin analizlerinin buna göre yapılmasında kılavuz alınması ve medeni çerçevede gerekenlerin buna göre yapılması dileğiyle. Rabbim yar ve yardımcımız olsun. 



YORUMLAR

  • 0 Yorum

Son Yazılar