-
ERDOĞAN KAYA

ERDOĞAN KAYA


Yazgının gazetecilere jesti

10 Ocak 2015 - 15:03

10 Ocak Çalışan Gazeteciler günü olması nedeni ile her yıl bazı kurum ve kuruluşlar bu günün anısına gazetecilere jest yaparlar. Bu senede ilkini Belediye Başkanımız Sayın Haluk Şahin Yazgı yaptı. Ben önce Sayın Yazgının verdiği kahvaltıdan bahsedip sonra yazmak istemediğim çalışan gazeteciler ile ilgili zorunlu olarak birkaç meseleye değinmek istiyorum.

      Başkan Yazgı Somuncu Baba sofrasında Cuma günü sabah kahvaltısı vererek bizleri bir araya getirdi. Aslında bu tür bir araya gelmelerde Gazetecilerin sorunları ve genel durumları konuşulması lazım. Sayın Başkan günümüzü kutladı bizlerin emeğini değerlendirdi. daha sonra Perşembe günü Belediye Meclisinde aldıkları önemli isimlerle ilgili caddelere verdikleri isimlerden bahsetti.

       Gerçekten bu tür isimlerin ve daha başka önemli isimlerin yaşatılmasında yarar var. Kendilerinden bunun devamını diliyorum, arkası umarım gelir. Birde bu kararları alırken muhalefetinde ittifakla oy vermesi çok güzel. Başkan Yazgı böyle bir günde bizleri bir araya getirdiği için kendilerine teşekkür ediyorum.

       Akşamda Ziraat odası Başkanı Sayın Emin Koçak bir yemekli toplantı ile Gazetecilerle bir araya gelerek günümüzü kutladı. Sonrada hiç kimseyi ayırt etmeden plaket verdi. Kendilerinin çalışmalarını günlük haber yapan gazetecilere yaptığı jestten dolayı kendisine teşekkür ediyorum bizleri onurlandırdı.

      Nerede ise her yıl hatta bir basın toplantısı yemeğinde bir araya gelsek ne hikmetse bizim meslektaşlarımız arasında bir kıskançlık ve çekememe yarışını görüyorum. 38 yıllık gazeteciyim bu mesleğe 16 yaşında başladım. Askerliğim dışında hiç ara vermedim, 9 kitap yazdım ilimizin önemli iki medya kuruluşu olan görsel ve yazılı basında bilfiil görev yapıyorum. Üstelik siyasi bir dergin olan “ Selçuklu Şehri Aksaray” ın sahibiyim.

       Ayrıca ilimizde sadece ben ulusal medyada köşe yazarlığı yapmış bir gazeteciyim. Bu ve benzeri toplantılarda gazeteciliğin seviyesinin düşmesi nedeni ile aslında bu toplantılara katılmak istemiyorum. Katılmasam davet eden muhterem idareci ve seçilmişlere ayıp olacak.

      Ben 38 yıllık gazeteciyim diye bu işe sonradan başlayanlara sen gazeteci değilsin deme hakkım var mı? Adam bu işi yapıyorsa ve emekte veriyorsa o kişi gazetecidir. Sen buna gazeteci değilsin deme hakkını nereden buluyorsun kardeşim. Ben eski gazeteciyim diye kendini geliştirip yenileyemiyorsan yenileyen ve bu işi başarana saygı duyacaksın.

       Gazeteci kim sayayım öğrenin, aslında gazete sahipleri gazeteci değil onlar patron. Hem patron hem bu işi bizzat yapıyorsa hem gazeteci hem de patrondur. Köşe yazarı, haber yazan, Muhabir, foto muhabir, kameracı, her ne şekilde olursa olsun insanların haber almasını sağlayan ve emek veren her basın yayın kuruluşunda görev yapan kişi gazetecidir.

      Bizim asıl tartışmamız gereken ise, gazetecilikle ilgisi olmayan, en ufak bir haber alma işi ile ilgilenmeyen kimselerin gazeteci geçinmesine itiraz etmeliyiz. Sırf hava olsun diye bu tür yerlere gelip gazeteciliği kullananlarla mücadele olması lazım.

      Bu mesleği yapmayan kimseler benim sırtımdan geçinmemeli. Neden bunları konuşmuyoruz da öyle veya böyle bu mesleği içinde olanlarla yarışarak onları dışlamak yerine meslekle ilgisi olmayan ama bu mesleğin içindeymiş gibi görünenlerle olmalı.

      Birde her gazeteci bana göre ağırlığı kadar söz sahibi olmalı. 200 gazete dağıtanla 2000 civarında gazete dağıtan aynı ağırlıkta olmamalı. Görsel medya ile ise hiç kendisini kıyaslamamalı. Beni en az 100 bin kişi izlerken 200 kişinin okuduğu insan benle yarış yapmamalı. Herkes haddini ve seviyesini bilmeli ve ona göre konuşmalı.

      Bugün İletişim Fakültesinden mezun olanlar bu mesleği pratikte bilmezken sokaktan tutup getirdiğiniz kişi bu mesleğin hakkını veremiyorsa verenle aynı kefeye konmamalı. Bu mesleği kendisine meslek edineneler gazetecidir, bir ay bu işin içinde durup sonra kaybolanlar gazeteci değildir. Bu işi dört gün yapan insan gazeteci değildir.   

       Bu nedenle ben şahsen kör dövüşü gibi birbirimizi onura edeceğimiz yerde basit şeylerle uğraşmamız anlamsızdır. Katıldığı basın toplantısında soru sormasını bilmeyen ve çok gülünç soru soran kişi soru sormak için sormamalı. Bilmiyorsan susacaksın ve dinlemesini bileceksin. Gereksiz yere lüzumsuzca zaman kaybettirip insanların vaktini heba etmenin anlamı yok.

      Davet sahiplerine saygısızlık olmasa inanın bu tür toplantılara katılmakta istemiyorum. Gazeteciliğin bu kadar basitliğe indirgendiği başka bir şehirde bilmiyorum. Bu yazdıklarımdan dolayı kimse kusura bakıp alınmasın herkes şapkasını önüne koyup bir kez daha düşünsün. Birbirinin ayağının altın kuyu kazma ve kıskançlıklar bitsin artık.