-
ERDOĞAN KAYA

ERDOĞAN KAYA


Kur’an ayı mı kumar ayı mı?

07 Temmuz 2015 - 18:31

Pazartesi gecesi Merkez camisinde teravih namazı sonrası çay ocağı önünde dostlarla çay sohbeti yaptıktan sonra geç vakit ayrıldık. O gün arabam olmadığı için yaya olarak eski terminal civarından eve doğru yürüdüm. Herhalde 10 kahvehaneye denk geldim, saat 00.30 civarı kahvelerin önleri insan yığınağı ile dolu. Zannedersem kahvelerin tamamının önündeki insan sayısı binin üzerinde. Herkes ya okey onuyor ya da kâğıt oyunu oynuyor. Güya oyunla gece sahura hazırlanıyorlar, ama insanın aklına gelmiyor değil. Ramazan ayı kumar ayı mı yoksa Kur’an ayı mı diye. Kime sorsan bu ayın Kur’an ayı olduğunu söyler, nasıl Kur’an ayı ise.

      Kur’an ayını sanki kumar ayına çevirdiğimizin bilmem farkındamıyız? Normal günlerde belli saatte açık olmayan oyun salonları sahura kadar açık. Herhalde Kur’an ayının dışına çıkmamız için Müslümanlara oynana sanki bir oyun.

       Eski Ramazanlardan bahsederiz, nerede eski Ramazanlar diye. Eski Ramazanlarda herhalde bu kadar kumar oynanmıyordur. Ramazanda bol ibadet etmemiz gerekirken, sanki adeta ibadet dışı işlere daha çok zaman ayırıyoruz.

      Ben size isterseniz Münif Fehim’in fırçasından, 1900’lerin başındaki Şehzadebaşı’nda bir Ramazan akşamı yaşananlardan birkaç örnek vereyim…

      Ramazan Yönetmeliği’nde erkekleri ilgilendiren maddeler de vardı. Erkekler, geceleri teravih namazına gitmeye mecburdular. Namazdan sonra sokaklarda fenersiz gezilmeyecek, evlerde ve kahvelerde bir araya gelinip kumar oynanmayacaktı. Fişek atmak ve maytap yakmak da kesinlikle yasaktı. 20. yüzyılın ilk Ramazan’ının ilk günü olan 23 Aralık 1900 sabahı, zamanın hükümdarı Abdülhamid de benzer bir “tenbih iradesi” yayınladı. Hükümdarın emrinde bütün mü’minlerin Ramazan boyunca ibadetle uğraşması gerektiği söylenmekte ve nelerin yapılmaması gerektiği hatırlatılmaktaydı: Kadınlar, sokaklarda İslâmiyet’e uygun olmayan kıyafetlerle gezemeyecekler, tiyatrolarda Ramazan’ın kutsallığına aykırı ve politikayı konu alan piyesler oynanamayacaktı. Hükümdarın bu emirleri imparatorluğun bütün vilâyetlerine derhal bildirilecek, zabıta ve sansür memurları da gerekli denetimleri en sıkı şekilde denetleyeceklerdi.

       Abdülhamid, dört sene sonra, 1904’ün 8 Kasım günü, bir başka Ramazan tenbihi yayınladı: Hükümdar bazı kadınların Ramazan’a saygısızlık ettiklerinden bahsedip tesettüre uygun giyinmediklerini, kumarın da önünün alınamadığını söylemekteydi. Padişahın Ramazan’dan bir gün önce yayınlanan bu talimatı üzerine zamanın sadrazamı ve o devrin içişleri bakanı demek olan “Dahiliye Nazırı” hemen bir tebliğ hazırlayıp ertesi günün gazetelerinde yayınlattılar.

        Şimdi Başbakanlık Osmanlı Arşivleri’nin “Hususi İradeler” kısmında bulunan metinde, şöyle denilmekteydi:

“Bütün Müslümanlar, İslamiyet’in emirlerini yerine getirmekle yükümlüdürler. Daima uyulması gereken bu yükümlülükler, özellikle şerefli Ramazan ayında bir başka önem kazanmaktadır. Dolayısıyla hem dinin, hem de kanunların yasaklamış olduğu kumar gibi İslamiyet’e yakışmayan hareketlerin ve kadınların örtünme kurallarına dikkat etmemeleri gibi hadiselerin önlenmesi için zabıta memurlarına gereken talimatlar verilmiştir, bütün Müslümanlar’a tebliğ olunur...”

     Evet, eski Ramazanlar dediğimiz Ramazanların talimatlarını görüyorsunuz. Bizim yaptıklarımızla eski ramazanların ne alakası var Allah aşkına. Şu kumar masalarını İslami sohbet masaları haline dönüştürmek kime ne zarar verir?

      Akşama kadar çalışıp sonra iftarı zor yaparak koşa koşa oyun masasın oturmak hangi eski Ramazanlara uygun. Sahura kadar yine oturulsun, ama şu televizyon dizilerinden uzak bir şekilde bir yıl bir araya gelemediğimiz dostlarla sohbetler edilse, yeni nesilde bunları dinlese kim bundan zarar görür?

      Misafir olduğumuz evlerde dizi ve televizyon seyretmekten sohbet etmeye zaman ayıramadığımız günleri Ramazan ayında olsun değerlendiremeyiz mi? Yapmayın Allah aşkına sabahtan akşama kadar aç kaldığımız oruçları kumar masalarında heba etmeyelim. Kumar ayındamıyız Kur’an ayındamıyız lütfen kendimizi biraz silkeleyelim.