AKİF HER ZAMAN UMUT ALINABİLECEK PINARDIR

- Bugün Tüneller, Köprüler Açanlar Asım’ın Neslidir -

ASÜ Edebiyat Kültür ve Sanat Topluluğu, “Mehmet Akif Ersoy’un Aziz Hatırasına” isimli bir program tertipledi. Akif’in 80’inci ölüm yıldönümü münasebetiyle düzenlenen etkinliğin açılışında konuşan ASÜ Rektörü Şahin, 1939 yılında Erzincan’da yaşanan depremden söz etti ve aradan geçen 77 yılda Türkiye’nin nasıl bir büyüme yakaladığını anlattı. 1939 yılının Aralık ayında, Erzincan’da meydana gelen 7,2 şiddetindeki depremin, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük depremlerinden birisi olduğunu kaydeden Prof. Şahin, “Bu depremde 33 bin vatandaşımız hayatını kaybetti, 100 bin vatandaşımız yaralandı ve 117 bin bina hasar gördü. O dönemki Cumhurbaşkanımız İsmet İnönü, deprem bölgesine ancak 3 gün sonra ulaşabildi. Kısa süre önce Kastamonu’da bir tünel açılışı gerçekleştirildi. Yine kısa zaman önce Anadolu’yu Avrupa’ya, deniz altından araçlarla geçmeye müsait şekilde bağlayan bir tünelin ve üçüncü köprünün açılışı yapıldı. Türkiye, 1939’dan 2016’ya geldiğinde, yani 77 senede inanılmaz bir mesafe aldı. Özellikle maddi kalkınma noktasında önemli mesafeler aldığımız çok açık. Tünelleri ve köprüleri açan ve açmaya devam edecek olan nesil, esasında Mehmet Akif’in hayal ettiği nesildir. ‘Asım’ın Nesli’ diye ifade ettiğimiz bu nesil, bir taraftan bu işleri yaparken, diğer taraftan farklı coğrafyalardan gelen insanları da barındırmaktadır. Bu coğrafya mazluma sürekli kapılarını açan, gönlünü açan bir coğrafyadır. Bütün bunları az önce bahsedilen gelişmelerle birlikte yapmaktadır” dedi.

- Eğer İstiklal Marşı’mız Akif’in Yazdığı Metin Olmasaydı… -

ASÜ Edebiyat Kültür ve Sanat Topluluğu Başkanı Berat Ahmer’in, Topluluk çalışmalarını anlattığı konuşmasının ardından kürsüye gelen Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İsmet Emre, “Doğu ve Batı Arasında Mehmet Akif” konulu bir sunum yaptı. Batı dünyasının 14’üncü yüzyıldan itibaren bir sekülerleşme ve dünyevileşme hareketi başlattığını, 17’inci yüzyıla kadar ciddi şekilde zenginleşen Batı’nın, karnı doydukça insanı, göğü, yaratıcıyı unuttuğunu ve kendini Tanrı görmeye başladığını ileten Prof. Emre, “Batı’nın teorik ve pratik birikiminin rasyonel karşılığı ‘Ya benim gibi olacaksın, ya da yok olacaksın’ şeklindedir. Muhataplarına sadece bu iki ihtimali tanımaktadır” dedi. Akif’in böyle bir dünyanın içine doğduğunu ve o sürecin pozitivizmin kurumsallaştığı bir süreç olduğunu söyleyen Dekan Emre, “Batı, o dönem İslam coğrafyası üzerinde öyle bir hegemonya kurmuştu ve öylesine saldırıyordu ki; bu süreçte Akif ‘Korkma’ diyerek, korkanları uyardı ve ‘Sen bu değilsin’ dedi. Eğer İstiklal Marşı’mız Akif’in yazdığı metin değil de başka bir metin olsaydı, ya bizden daha doğunun karşı karşıya olduğu cehalet çukuruna yuvarlanacaktık, ya da Fransız Jakobenizmin gölgesinde, potinlerin altında inleyecektik. Akif başka hiçbir şey yapmamış olsa bile, başka hiçbir şiiri olmamış olsa bile sadece İstiklal Marşı için dahi sevmeliyiz” dedi. Prof. İsmet Emre, Mehmet Akif’i sadece geçmişi hatırlatan ve geleceği sağlam kurma bilincini oluşturan bir kişi olarak değil, umutsuzluğa kapılma durumlarında umut alınabilecek bir pınar olarak görmek gerektiğini belirtti.

Etkinlik, Şereflikoçhisar Uygulamalı Teknoloji ve İşletmecilik Yüksekokulu ve Berat Cömertoğlu Meslek Yüksekokulu öğrencilerinin oluşturduğu ekibin tiyatro gösterisinin ardından sona erdi.