-
MESUT AVERBEK

MESUT AVERBEK


ALLAH İNANCI VE BİLİM

15 Mart 2024 - 16:06

Bilim ve teknoloji ile ilgilenen insanların kıvrak bir zekâları var. Dünyayı ve olayları algılama biçimleri çok daha iyi. İnsanın yapabileceklerinin sınırını daha iyi biliyorlar. Sıradan bir insan belki de her şeyi mümkün görüyorken onlar bilim ne kadar gelişirse gelişsin bazı şeylere insanın gücünün asla yetemeyeceğini biliyorlar. Bu yüzden bir bilim adamının Allah’ın varlığını ve tekliğini(Tevhidi) çok daha iyi kavrayabileceğine inanıyorum.
       
Hz Musa ile sihirbazların düellosunda sihirbazlar hiç tereddüt etmeden iman ettiler. Çünkü onlar sihir konusunda uzman idiler ve sihrin sınırını çok iyi biliyorlardı. Firavun, Hz Musa’ya: “Sen sihirbazların hocasının ve sihir konusunda hepsinden daha iyisin[1]” iddiasına sihri bilmeyen bir kişi belki de hemen inanırdı. Ama sihri bilen biri asla böyle bir yalana kanmaz. Çünkü sihir konusunda uzman olan kişi sihir ile mucizeyi birbirinden rahatlıkla ayırt edebilir. O dönem Mısır’da itibar gören ilim sihir idi ve Hz Musa Allah’ın varlığını ve tekliğini(tevhidi) anlatmakta sihir ilmini kullandı.   

    
    Hz İsa döneminde tıp ilmi ilgi görüyordu. Bu dönemde Hz İsa cüzzam hastalarını iyileştiriyor[2], felçlileri ayağa kaldırıyor[3] ve Körlerin gözlerini açıyor[4], çamurdan yaptığı kuşlara can veriyordu[5]. O dönemde tıp ilmini bilmeyen biri bunu yetenekli bir doktorun yapabileceğine belki de inanır. Ama günümüz doktorları bile bunların insanın sınırlarının çok ötesinde işler olduğunu rahatlıkla bilir. 


        Bu konuda Kur’an-ı Kerim’de daha birçok örnek mevcut. Fakat ben bu yazımda daha çok günümüzde rağbet gören bilim adamlarının çalışmalarına ve onların bu çalışmalar hakkındaki görüşlerine değineceğim. O yüzden Kur’an-ı Kerim’deki örneklere daha fazla değinmeyeceğim.
   
        Elektron parçacık fiziğine az çok aşina olanları bile çok şaşırtmıştır. Elektronu asla göremeyiz. Bu yüzden elektronun şeklinin nasıl olduğunu ve nasıl hareket ettiğini bilmiyoruz. Ama elektronun bir şeklinin olduğunu ve hareket ettiğini biliyoruz. Çünkü elektronun hareketinden elektrik oluşuyor ve biz bunu günlük hayatta kullanıyoruz. Elektronu göremediğimiz için yok sayamayız. Çünkü elektron hayatımızı doğrudan etkiliyor.

    
    Heisenberg bu durumu 1927 yılında “Kesin Olmama İlkesi” ile açıkladı. Heisenberg bir hayali deney tasarladı. Bu deneyde hayali bir fizikçinin elinde bir cismin çapını yüz milyarca kez büyütebilen hayali bir mikroskobun olduğunu düşündü. Yani bir elektronu insan gözünün görebileceği kadar büyüttü. Ama elektron bir insanın görebileceği ışığın dalga boyundan(400-700 nanometre) daha küçük olduğundan yine gözle görülmez. Bu hayali fizikçi ancak dalga boyu daha küçük olan bir radyasyon kullanarak elektronu görülebilir hale getirebilir. Bunun için X-ışınları bile işe yaramaz. Ancak radyumun yüksek frekanslı gama ışınları elektronu görünür hale getirebilir. Fakat normal ışık fotonlarının bile elektronlar üzerinde şiddetli bir güç kullandığını gösteren deneyler vardır. X-ışınlarının elektronlar üzerindeki etkisi daha serttir. Gama ışınları X-ışınlarından bile daha etkilidir. Bu yüzden gama ışınlarına maruz kalan elektronu görsek bile artık o bizim asıl gözlemlemek istediğimiz elektrondan çok daha farklı bir şey haline gelmiştir. Heisenberg bu hayali deneyi bilim ne kadar ilerlerse ilersin insanın yapabileceklerinin bir sınırı olduğunu kanıtlamak için yaptı. Hatta bazı konularda fizikçiler “Belki de İnsan ulaşabileceği son sınıra ulaşmıştır” görüşünü ileri sürüyorlar. Yani bundan sonrasını algılamada insanın doğası insan önünde bir engel olur.

  
      Bundan dolayı parçacık fiziği ile ilgilenen fizikçilerin insan zekâsının sınırlarını daha iyi biliyorlar. Bundan ötesini ancak bir tek yaratıcının yapabileceğini görüyorlar. Buna kimisi “Varlık” diyor, kimisi de algılarımızın ötesindeki “Evren Kanunları” diyor. Lincoln Barnett: “İnsanoğlu içinde bulunduğu doğayı anlama çabasında bir sınıra erilişilmiş olması mümkündür. Mikrokozmosun derinliğine inildiğinde insan belirsizlik ve çelişmeyle karşılaşmıştır. Bunlar gözlemlemek istediği durumları değiştirmeden ve bozmadan nesnenin özüne işleyemeyeceğini hatırlatan engellerdir.[6] ” diyor.

   
     Her ne kadar Einsten kendisinin dinsiz olduğunu söylese de bir konuşmasında “Benim dinim kendini güçsüz zihinlerimizle algılayabildiğimiz küçük ayrıntılarda gösteren sonsuz ve üstün ruha alçak gönüllükle hayranlık duymaktır.[7]” diyor. Burada insanoğlunun aciz olduğunu ve yapabileceklerinin bir sınırı olduğunu oysa yaratıcının gücünün sınırsız olduğunu dolaylı olarak söylüyor.

    
     Temel Geometrik Kavramlarda da aynı durum söz konusudur. Geometriyi ete kemiğe büründürmek için öncelikle noktayı tanımlamak gerekir. Öklid elementler kitabının birinci cildinde noktayı tanımlarken “Nokta büyüklüğü olmayandır.[8]” diyor. Bizim çağdaş anlatımımızla “Nokta boyutsuzdur. Yani noktanın eni, boyu ve yüksekliği yoktur” diyoruz. Burası çok ilginç çünkü eni, boyu ve yüksekliği sıfır olan bir şey aslında yoktur. Bundan sonra doğrunun tanımı yapılır. Yine Öklid elementler kitabının birinci cildinde: “Çizgi, eni olmayan uzunluktur, doğru ise üzerindeki noktalara göre eşit olarak yatan çizgidir.[9]”  diyor. Bu da çağdaş anlatımımızla “Doğru sonsuz noktadan oluşur. Doğru tek boyutludur, sadece uzunluğu vardır” Şimdi noktanın boyu sıfır denmişti. Sonsuz tane sıfırın toplamının her zaman “1”’e eşit olmayacağını biliyoruz[10]. Ama burada sonsuz tane sıfırı toplayıp “1” elde ettik. Bunu mecbur kabullenmeliyiz. Çünkü eğer bunu kabul etmezsek bütün geometri sistemi çöküyor. Reel hayatta çokça kullandığımız yüzlerce denklem, teorem ve kanun çöküyor. Üstelik bu denklem, teorem ve kanunlar arasında da bir tutarlılık var. Yani nokta ile doğru arasındaki bu bağıntıyı yok saydığımızda kargaşa ortaya çıkıyor. Bu kâinatta kargaşa olmaması için bir tek Allah’ın varlığını kabul etmemizin ispatıdır.

       
Bilim ve teknoloji ilerledikçe Allah’ı çok daha iyi tanıyacağız. Allah’ı tanıdıkça da ona daha iyi kul olacağız. Biz Allah’a olan kulluk vazifemizi de hakkıyla yerine getirince barışın ve huzurun hâkim olduğu çok daha güzel bir dünya kuracağız. Bu yüce Kur’an-ı Kerim’de denildiği gibi :“Gerçek şu ki, kulları içinde ancak âlimler, Allah’tan gerektiği gibi korkarlar. Şüphesiz Allah, karşı konulamaz kudret sahibidir, çok bağışlayıcıdır.[11]

 

 
[1] Firavun dedi ki: “Benim size izin vermemi beklemeden ona iman ediyorsunuz, öyle mi? Anlaşılan o, size sihri öğreten üstadınızmış! Ama şimdi göreceksiniz! Andolsun, ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama kestireceğim, hepinizi astıracağım!”( Şuarâ 49)
[2] Âl-i İmrân Suresi – 49; Barnabas İncili 11. Bölüm
[3] Barnabas İncili 34. Bölüm
[4] Âl-i İmrân Suresi – 49; Barnabas İncili 44. Bölüm
[5] Âl-i İmrân 3/49; Mâide 5/110
[6] Evren ve Einstein (Varlık Yayınevi, 1976)
[7] Anne Rooney, Kendi Sözleriyle Einstein, 121.
[8] Öklid’in Elemanları (Ali Sinan Sertöz, Tübitak Popüler Bilim Kitapları, 2018)
[9] Öklid’in Elemanları (Ali Sinan Sertöz, Tübitak Popüler Bilim Kitapları, 2018)
[10] Sıfır Çarpı sonsuz belirsizliği.
[11] Fâtır Sûresi 28

YORUMLAR

  • 12 Yorum
  • M.demir
    3 hafta önce
    Kaleminize sağlık Mesut hocam
  • Hatice
    3 hafta önce
    Konu örneklerle çok güzel ve açiklayyıcı anlatılmış elinize sağlık hocam
  • Davut
    1 ay önce
    Çok verimli ve katkı verici bir yazıydı soluksuz okudum mükemmeldi. Yazılarınızın devamını bekliyoruz çok teşekkür ederiz.
  • Davut
    1 ay önce
    Mesut hocam mükemmel ve çok katkılı bir yazı olmuş soluksuz okudum teşekkür ederiz yazılarınızın devamını bekleriz .
  • Faruk
    1 ay önce
    Gerçekten İslam Dini ve Bilimin ilişkisini çok güzel açıklayan, Din (kur'an-ı kerim) ve Bilimin nasıl içe içe olduğunu apaçık gösteren, aydınlatıcı bir Yazı olmuş.Elinize ve Kaleminize sağlık
  • Faruk
    1 ay önce
    Gerçekten Din ve Bilim ilişkisini çok güzel açıklayan,Din(Kur'an-ı kerim)ve Bilimin aslında ne kadar iç içe olduğunu gösteren güzel bir makale olmuş.Elinize ve Kaleminize sağlık
  • Azad turgut
    1 ay önce
    Mesut hocam ağzınıza sağlık çok verimli bir konuşma oldu teşekkür ederiz
  • Hatice
    1 ay önce
    Elinize sağlık Mesut Bey keyifle okudum verdiğiniz örnekler tatmin edici ve etkileyici yazılarınızın devamını merakla bekliyorum
  • Ali Rıza Ergin
    1 ay önce
    elinize sağlık hocam kâinattaki herşey bir kitap gibidir okumasını bilene Rabbim ilminizi mübarek etsin
  • Köksal
    1 ay önce
    Emeğine sağlık teşekkür ederim. İlgiyle okudum ve çok begendim.
  • Idris
    1 ay önce
    Örneklerle açıklayıcı bir yazı olmuş elinize sağlık ✍️
  • Apo Mero
    1 ay önce
    Mesut Bey elinize sağlık çok güzel bir değiniş olmuş yazılarınızın devamını bekliyoruz