MÜSLÜMAN GÖRMEZDEN GELME HAKKINA SAHİP DEĞİLDİR

Aksaray Üniversitesi (ASÜ) ile İlim Yayma Cemiyeti Aksaray Şubesi’nin birlikte organize ettiği “Ümmetin Vahdeti İçin Gençlere Düşen Görev” isimli konferansta konuşan Dilipak, kişinin bu dünyada yaptıkları ve yapmadıklarıyla kendi cennetine tuğla, ya da kendi cehennemine odun taşıyacağını belirtti. Konferans öncesinde İlim Yayma Cemiyeti Aksaray Şubesi Başkan Yardımcısı Himmet Durgut kısa bir selamlama konuşması yaptı ve Türkiye’nin insanlığın son adası, mazlumların sükûnet limanı olduğunu kaydetti. ASÜ Rektörü Prof. Dr. Yusuf Şahin ise, dünyada olup bitenleri dikkatle incelemek ve resmi doğru okumak gerektiğini kaydetti. “Bildiğimiz yerküreyi tersine çevirsek acaba ne değişir?” sorusunu, 1990’lı yıllarda Abdurrahman Dilipak’ın bir kitabında okuduğunu dile getiren Şahin, “Esasen çok bir şey değişmiyor ama dünyaya bakışımız değişiyor. Kuzeyde olan ülkeler Güneyde, Güneyde olan ülkeler Kuzeyde kalıyor. Uzakdoğu Uzakbatı’ya dönüşüyor mesela. İster yerel, ister ulusal, ister uluslararası iktidar, farkında olmadan mutlaka hayata bakışınızı çarpıtıyor. Şu an dünyada olup biten birtakım hadiseler var, bu hadiselere baktığınız zaman bir resim görüyorsunuz. Ama bu resmin çarpık bir resim olma ihtimali oldukça yüksek. Bu gibi toplantılar çarpık resmi doğru okumaya çok yardımcı oluyor” dedi.

                          Ya Cennetinize Tuğla, Ya Cehenneminize Odun Taşıyacaksınız 

Yapılan açılış konuşmalarının ardından kürsüye gelen Gazeteci-Yazar Abdurrahman Dilipak hiçbir Müslümanın, dünyada olup biten şeyleri görmezden, duymazdan, bilmezden gelme hakkına sahip olmadığını vurguladı. İnsanların bu dünyada yaptıkları ve yapmaları gerekirken yapmadıkları, söyledikleri ve söylemeleri gerekirken söylemedikleri her şeyden hesaba çekileceklerini kaydeden Dilipak, “Bu dünyada yaptıklarınız ya da yapmadıklarınızla, ya kendi cennetinize sırtınızda tuğla taşıyacaksınız, ya da kendi cehenneminize sırtınızda odun taşıyacaksınız. Biz âlemlere rahmet olarak gönderilen bir peygamberin ümmetiyiz. Biz Müslümancı falan değiliz, sadece Müslümanız. Müslümanlar, karşılığını yalnız Allah’tan bekliyor olarak adaleti, barışı, hürriyeti gerçekleştirmek için mallarıyla, canlarıyla, sevdikleriyle seferber olacaklar. Haksızlık kimden gelirse gelsin, kime gelirse gelsin, zalime karşı mazlumun yanında duracağız; zalim babamız, mazlum düşmanımız da olsa. İşin aslı bizi öldürmeye gelenler bizde dirilecekler. Bizim görevimiz sadece Müslümanlar, sadece insanlarla sınırlı değil. Biz yeryüzünden hesaba çekileceğiz. Biz yeryüzünde halkın ve hakkın gören gözü, işiten kulağı, tutan eli, haykıran sesi olacağız. Müslümanlar vahdet olmadan bu evrensel sorumluluklarını yerine getiremezler. Allah, cahil ve zalim bir topluluğa hidayet nasip etmez” dedi.

                Şayet Farklılıklar Düşmanlık Sayılırsa Oradan Vahdet Çıkmaz 

Eşitlik ve üstünlük kavramlarına temas ederek konuşmasını sürdüren Abdurrahman Dilipak, şunları söyledi: “Erkeğin kadınlardan üstün olduğuna kafayı takmışlar. Üstün erkekler de vardır, üstün kadınlar da vardır. Kadın-erkek eşitmiş; olamaz ki. Erkek erkeğe eşit değil, kadın kadına eşit değil. Hepimiz parmak uçlarımız kadar farklıyız ve hepimiz birbirimizden üstünüz bazen. O hızlı koşar, ben yüksek atlarım, biri güzel şiir yazar, öteki besteler, gitarıyla çok güzel çalar, öbürünün sesi güzeldir. Bazıları, bazı durumlarda, bazılarından üstündür. Biz bir araya geldiğimizde bu Allah’ın hoşuna gider, üstün insan oluruz, ümmet oluruz, farz-ı kifayelerimizi paylaştırırız, insanlığın derdine çare oluruz. Ümmet olmak, vahdeti sağlamak işte böyle bir şey. Bizler farklıyız ve insanlar farklılıklarını düşmanlık, kavga sebebi sayıyorlarsa, oradan vahdet çıkmaz. Dinî, mezhebî, etnik, ideolojik, politik, felsefi, vicdani kanaat farklılıkları sebebiyle insanlar eğer birbirlerini dışlayacaklar, ötekileştireceklerse, size bir futbol takımı da yeter.”

Konferansın ardından Rektör Şahin, Yazar Dilipak’a bir plaket takdim etti. Dilipak, daha sonra okurları için kitaplarını imzaladı.