Bu konuda Vikpedia ve dönem yazan diğer birçok kaynakta verilen bilgide;
Bebek Davası (31 Ekim 1960 - 22 Kasım 1960)
27 Mayıs 1960 darbesinin ardından, cunta yönetimi tarafından Türkiye Cumhuriyetinin 23. Hükümeti Başbakanı Adnan Menderes'e ve Zeynep Kamil Hastanesi Başhekimi Dr. Fahri Atabey'e, "yeni doğmuş gayri meşru çocuğu öldürmek ve bu suça azmettirmek" gerekçesiyle açılmış davadır.
Adnan Menderes'in, metresi olan(Milletinden aldığı yetkiyle Başbakanlığında başarılarıyla gönüllere giren ve katlinden bu yan aradan geçen 64 yıldır da sevgisi artarak devam eden Menderes ve arkadaşlarını emperyalistlerin isteğiyle katletmek için Türkiye Cumhuriyetindeki yapılan tüm darbeleri de mayalayan 27 Mayıs 1960 darbesinin ardından kurulan düzmece mahkemede akla ziyan şekildeki isnatla ortaya konan düzmece iddiada) opera sanatçısı Ayhan Aydan'dan olan çocuğunu, doğuma giren Dr. Fahri Atabey'e öldürttüğü iddia edildi.
Ayhan Aydan'ın sanık olarak dinlendiği davadan, Menderes ve Atabey beraat ettiler.
Bebek Davası, cunta yönetiminin Adnan Menderes aleyhinde açtığı 13 dava arasından beraatla sonuçlanan tek davadır.
Kendilerinin de verdikleri krediyi veren Menderes’i Vinileks’e kredi vermekle suçladıkları Şirketi Davası (4 Kasım 1960 - 26 Kasım 1960)
Maliye bakanı Hasan Polatkan'ın şirkete usulsüz kredi sağladığı ve bunun üzerine 110.000 lira rüşvet aldığı iddia edilmiştir.
Adnan Menderes ve Hasan Polatkan'ın nüfuzlarını kullanarak "Vinileks" firmasına Türkiye Vakıflar Bankası'ndan kredi verdirmekle suçlanmışlardır.
Adnan Menderes tarafından kurulan bu Bankanın 27 Mayıs darbesine kadar Umum Müdürlüğü'nü yapan ve 1961 seçimlerinden sonra tekrar aynı Bankanın Genel Müdürlüğüne getirilecek olan Sabahattin Tulga yaptığı savunmada krediyi, suni deri imal ederek ithal ikamesi yapacak bu firmanın karlı olacağına inandıkları için verdiklerini; nitekim darbe sonrası işbaşına gelen yeni Banka yönetiminin de aynı firmaya ilave kredi vererek bu firmanın kredi limitini iki misli arttırdığını belirtmiştir.
Buna rağmen bu mahkeme Menderes ve Hasan Polatkan'ı bu davadan da suçlu bulmuştur.
Polatkan, 7 yıl ağır hapis ve memuriyetten men cezası alırken, şirket yetkilileri de ceza almışlardır.
Bakanların yol harcırahı için açılan ve beraat ettikleri Dolandırıcılık Davası (8 Kasım 1960 - 3 Aralık 1960)
Eski bakanlardan Hayrettin Erkmen ve Zeyyat Mandalinci, ABD’ye yaptıkları geziden artan dövizleri geri vermemek iddiasıyla yargılandı. Her iki bakan da bu davadan beraat etmiştir.
Arsa Davası (8 Kasım 1960 - 26 Kasım 1960)
Tarım Bakanı Nedim Ökmen, hükümeti, eşine ait arsaları fahiş fiyattan satın almaya zorlamaktan yargılanmış ve mahkûm olmuştur.
Ali İpar Davası (15 Kasım 1960 - 19 Ocak 1961)
Bu davada, Adnan Menderes, Fatin Rüştü Zorlu, Hasan Polatkan, Medeni Berk ve Hayrettin Erkmen ile İpar Transport şirketinin sahibi armatör Ali İpar döviz yasasını ihlal etmek iddiasıyla yargılanmışlar ve mahkûm olmuşlardır.
Zaman aşımıyla düşen ”Değirmen Davası” (18 Kasım 1960 - 3 Aralık 1960)
Ticaret Bakanı İbrahim Sıtkı Yırcalı yolsuz kredi kullanımı suçuyla yargılandı. Zaman aşımına uğradığından dava düştü.
Barbara Davası (21 Kasım 1960 - 20 Aralık 1960)
Refik Koraltan'ın bir Alman hizmetçi getirmek ve kendisine döviz tahsis ederek Döviz Kanunu'nu ihlal etmesi suçlaması ile, Hasan Polatkan ve Refik Koraltan yargılanmış ve her ikisi de mahkûm olmuşlardır.
Kıbrıs’ın Yunanistan’a verilmesini engellemek için yapılan çalışma için Menderes’in suçlandığı “Örtülü Ödenek Davası” (25 Kasım 1960 - 2 Şubat 1961)
Adnan Menderes ve Başbakanlık Müsteşarı Ahmet Salih Korur, Başbakanlık örtülü ödeneğini yasalara(kanunlara) aykırı biçimde kullanmaktan yargılandılar ve mahkûm oldular.(Bu Para İngilizlerin Osmanlıdan 100 yıllığına kiraladıkları fakat devletin Almanlara birlikte savaşa girmesi üzerine ilhak ettikleri Kıbrıs adasının Yunanlılara verme oyununun bozulması için yapılan çalışmaya harcanan paradır)
Bugünde yerimiz dolmasına rağmen Milletin iradesine emperyalist emellerine hizmet için yapılan 27 Mayıs 1960 darbesinden sonra kurulan düzmece mahkemenin düzmece suçlamaları tamamlanmadığından konumuza İznillah Çarşamba günü kaldığı yerden devam edeceğim.
Hakkın rızası ve milletimizin mutlu istikbali için okunması ve okutturulması dileğiyle.
Devamı Çarşamba’ya.
Yorumlar
Kalan Karakter: