-
ERDOĞAN KAYA

ERDOĞAN KAYA


Dünya gerçekten fani mi?

17 Şubat 2016 - 09:02

      Sürekli bende hep dünyalıklarla ilgili yazılar yazıp dururum. Hatta bazen dünyalık insanların yaptığı gelip geçici işleri methedip övmesem kırılanlar olur. Hâlbuki, ne ben de kendisini övmemeden dolayı bana kırılan dostların bir gün bu dünyanın fani olduğunu mezarlık kapısına varınca anlıyorlar. Seni ben her gün övsem göklere çıkarsam, bu sayede merteben yükselse bu nereye kadar gidecek? Elbette bir gün kabir kapısında bitmeyecek mi?

     Dünya fani diye söylemeyen var mı bilmem, ama hepimiz söyleriz de nedense bir türlü dünyanın fani olmadığını kabul etmeyiz. Sanki dünyaya direk kalacakmış gibi onu bunu kırar döker yok olmasını isteriz. Bir gün bizimde yok olacağımızı ve dünyada baki kalmayacağımızı neden anlamayız? Valla her şey boş, iyi ki dünya fani birde baki olsaydı neler yapardık.

     Baki olan ( kalıcı, daim ) Allah’tır. O’nun dışındaki her şey geçicidir. Ömürler yaşanır, kaybedilir. Servetler büyüyüp erir. Makamlar alınır, kaybedilir. Her gün binlerce insan dünya misafirhanesine gelir ve gider. Ama bu misafirlik hiç akla getirilmez.

     Adamın biri köyün yakınındaki köprüden geçerken derede tepinen, sağa sola sallanan, sırtında bir yayık, elinde bir çift şiş ve örgü, dudakları kıpır kıpır garip bir adam görünce merak edip sorar:

      Hemşerim, suyun içinde hoplayıp ne yapıyorsun öyle?

      Ben fakir bir adamım; imam, caminin kilimlerini yıka deyince onları getirdim, derede tepiyorum. Üç beş kuruş verirler, şu fani dünyada geçinip gideriz.

        Peki o sırtındaki yayık nedir?

       Kilimleri teperken sallanıyorum ya; içindeki süt tereyağı oluyor. Pazarda satıp şu fani dünyada üç beş kuruş alıyorum.

        Elindeki şişler ne?

        Ellerim boş kalmasın diye bu arada yün çorap örüyorum. Oradan da birkaç kuruş geliyor, şu fani dünyada geçinip gidiyorum.

        Peki aynı anda üç işi yaparken dudaklarınla ne mırıldanıyorsun?

        Geçenlerde Hüseyin Ağa’nın hanımı öldü. Kardeşi Hatçe Aba, Yasin okumamı söyledi. Şu fani dünyada o da birkaç kuruş hediye eder, geçinip giderim…

       Yolcunun hayreti iyice artmış : “ Pes be kardeşim, demiş. İyi ki bu dünya fani… Yoksa bir de baki olsaydı, bilmem ki başka neler yapardın… “

       Mezar taşlarında “ Huvel baki “ yazılması, kılınan cenaze namazları, bir yakın cenazesi nedeniyle ara sıra ziyaret etmek zorunda olduğumuz loş mezarlıklar ibret verici uyarılar olmasına rağmen insanoğlu daha kabristandan çıkarken ölümü iteler, kafasından siler ama ölüm gerçeği insanları hep takip eder.

     Korkunç serveti olan insanlar görürüz. Bitmeyen bir hırs ve iştahla servetine servet katmaya çalışırlar. Karşılarına çıkan her engeli ahlak dışı yöntemlerle yıkıp geçerler. Yaşının ilerlemiş olması dahi hızını yavaşlatmaz. Mirasçıları için mal biriktirip bekçilik yaparlar.

      Deredeki garip köylü, onların boynuzundaki bir sinek hükmünde kalır.

      Mezarlıklar işleri yarım kalmış insanlarla doludur. Çok kimsenin dünyaya yönelik işlerinin bittiği, noktalandığı görülmemiştir.

    Şu fani dünyada insan gözü o kadar açtır ki onları çok kere toprak doyurur.

    İyi ki bu dünya geçici, bir de kalıcı olsaydı bilmem ki neler yapardık…

     Dünya terzi dükkanı, ölçüyü veren gider. (Lindsay)

     Şu yalan dünyanın sonu hiç imiş, Akşam gelip konan sabah göç imiş. (Pir Sultan Abdal)

     Ey yolcu uyan! Yoksa çıkarsın ki sabaha: Bir kupkuru çöl var: Ne ışık var, ne de vâha!

Mehmet Akif ERSOY

      Ağlaya ağlaya geldiğin dünyada, güle oynaya yaşayacağını mı sandın ki?

      Biliniz ki, dünya hayatı bir oyun, bir eğlence, bir süs, aranızda bir övünme, mal ve evlatta Bir çokluk yarışından ibarettir. (Hadid, 57/20)

     Benden sonra öyle bir dünyalık yaşayacaksınız ki, ateşin odunu yakıp yok etmesi gibi, o hayat da imanınızı kemirecektir. (Hadis-i şerif meali)

      Demek ki dünya fani değil miş.