22 Aralık 2025 tarihinde saat 14.14’te 124 numaralı telefondan arandım. Arayan kişi, Türkiye İstatistik Kurumu’ndan aradığını ve bir anket çalışması yürüttüklerini söyledi. Telefonda sorulara cevap vermek istemediğimi belirttiğimde ise, cevap vermek zorunda olduğumu, aksi hâlde yasal yaptırımlarla karşılaşacağımı ifade etti.
Konuşma bu şekilde ilerledikçe, kendimi bir kamu görevlisiyle değil, bir telefon dolandırıcısıyla konuşuyor olabileceğimi düşündüm. Çünkü artık neredeyse her gün, resmî kurum isimleri kullanılarak yapılan dolandırıcılık haberleriyle karşılaşıyoruz. Dahası, dolandırıcıların gerçek devlet kurumlarının telefon numaralarını birebir taklit ederek insanları aradığı da bilinen bir gerçek.
Görüşmeden sonra yaptığım araştırmada, 124 numaralı hattın gerçekten Türkiye İstatistik Kurumu’na ait olduğunu öğrendim. Ancak telefon dolandırıcılığının resmî numaralar taklit edilerek yapıldığı bir ortamda, bu tür bir doğrulama tek başına yeterli değildir. Bu nedenle bu bilgi tereddüdümü ortadan kaldırmadı. Çünkü sorun numaranın kime ait olduğu değil; ilk temasın telefon üzerinden ve baskı algısı oluşturan bir dille kurulmuş olmasıydı.
Yetki Tartışması Değil, Yöntem Meselesi
Bu nedenle durumu CİMER üzerinden şikâyet ettim. Şikâyetimde açıkça ifade ettiğim husus şuydu: Telefon dolandırıcılığının bu kadar yaygınlaştığı, akıl almaz yöntemlerin kullanıldığı bir dönemde, telefonda hiç kimsenin sorularına cevap vermek istemem son derece insani ve makuldür.
Üstelik yıllardır kamu spotlarında vatandaşlara sürekli şu mesaj veriliyor:
“Hiçbir devlet kurumu sizden telefonla zorla bilgi istemez.”
Bu mesajlar vatandaşı korumak için veriliyor. Ben de tam olarak bunu yaptım: Kendimi korumaya çalıştım.
Türkiye İstatistik Kurumu’nun yasal yetkilerini inkâr etmedim. Devletin istatistik üretmesini, planlama yapmasını ve kamu yararına veri toplamasını gerekli ve doğru buluyorum. Ancak itirazım yetkiye değil, yönteme idi. Buna rağmen tarafıma verilen resmî cevaplarda, güvenlik kaygısı neredeyse tamamen görmezden gelindi; konu ağırlıklı olarak kanun maddeleri ve idari para cezası ihtimalleri üzerinden ele alındı.
Devlet Güveni Anlayış ve Doğru İletişimle Kurulur
Oysa bilgi çağındayız. Dünya hızla değişiyor; dolandırıcılık yöntemleri neredeyse günlük olarak evrim geçiriyor. Bu koşullarda, kamu idaresinin yıllar önce kurgulanmış iletişim yöntemlerini bugün de aynı güven varsayımıyla sürdürmesi, ortaya çıkan riskin bedelini doğrudan vatandaşa yüklemektedir. Bugün asıl mesele, vatandaşın ilk temas anında karşısındaki kişinin gerçekten bir kamu görevlisi olup olmadığını güvenle anlayabilmesidir.
Bu meseleye bir de şu açıdan bakıyorum: Ben de bir devlet memuruyum. Görev yaptığım kurumda bir vatandaş kapıdan içeri girdiğinde, talebi ister haklı ister haksız olsun, eğer kendini mağdur hissediyorsa onu ayakta bırakmam. Oturur, dinler ve talebinin neden karşılanamadığını anlatırım. Çünkü devlet kurumları, vatandaşın kendini savunmak zorunda kaldığı değil; devlet ile vatandaş arasındaki güvenin inşa edildiği yerlerdir.
Bugün devletin elinde birçok imkân ve yöntem varken, “telefonla aradık, cevap vermek zorundasın” yaklaşımına sıkışıp kalınmasını anlamakta zorlanıyorum. Türkiye İstatistik Kurumu gerçekten veri toplamak istiyorsa, beni emniyet, kaymakamlık gibi bir resmî kuruma davet edebilir; orada kendi resmî hattından arayarak ya da yüz yüze görüşerek sorularını sorabilir. Ya da çalıştığım kuruma resmî yazıyla gelir, çayımızı içer, görevini yapar.
Çevremde telefon dolandırıcılığı mağdurları var; hesapları boşaltılmış, adlarına yüz binlerce liralık krediler çekilmiş insanlar tanıyorum. Ne yazık ki toplum olarak çoğu zaman bu insanları suçluyoruz. Bu nedenle, hukuki haklarım saklı kalmak kaydıyla, bu tutumum nedeniyle tarafıma kesilebilecek olası bir idari para cezasını peşinen kabul ediyorum. Çünkü dolandırılırsam kaybedeceğim para dolandırıcıya gider; ceza ödersem devletin kasasına gider.
Bu yazıyı devletin herhangi bir kurumunu suçlamak için değil, devleti güçlü kılan şeyin ne olduğunu hatırlatmak için kaleme aldım. Çünkü güvenin olmadığı yerde ne sağlıklı veri olur ne de sağlıklı bir kamu düzeni.
Yorumlar
Kalan Karakter: